Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Konu AB ile ilgili. Ama karar NATO'dan çıktı...
Avrupa Birliği'nin oluşturmaya çalıştığı "askeri kanadı"na Türkiye'nin ne şekilde katılacağı aylardan beri gündemde.
AB, şimdiki yeni adı ile "Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası" (AGSP) çerçevesinde, bağımsız bir askeri güce sahip olmayı planlıyor. Üç yıl içinde gerçekleşmesi beklenen bu plana göre AB, 60 bin kişilik bir "acil müdahale gücü" kuracak ve Avrupa'da - ve gerekirse başka bölgelerde - sıcak çatışmalara engel olmak veya son vermek için "barış operasyonları" düzenleyecek.
AB'nin elinde bu tür harekat için gerekli olanaklar (askeri üs, haber - alma, ulaşım, yüksek teknolojili savaş araç - gereçleri) tam olarak bulunmadığı için NATO'nun yardımına ihtiyacı var. AB'nin böyle hallerde başvuracağı ülkelerden biri de, önemli jeo - stratejik konumu nedeni ile Türkiye'dir.
* * *
ANKARA, AB'nin olası operasyonlarına katılabilmesi ve kendi askeri tesislerini ona açabilmesi için, mutlaka "karar mekanizması"na dahil edilmesi gerektiğini savunuyor. AB ise, Türkiye 15 üyenin arasında yer almadığı için, buna razı olmuyor; ancak Ankara ile yapılacak operasyonlar konusunda sıkı temas ve istişare kuracağını vaat ediyor.
Türkiye'nin mutlaka AB'nin karar mekanizmasında yer almak konusundaki ısrarı, şimdiye dek bir sonuç vermedi. Hatta 31 Mayıs'ta bu konuda verilen bir notayı da (düne kadar) yanıtlamadı. Belli ki, AB'nin tereddütleri sürüyor.
Türk diplomasisi, AB'yi zorlamak için NATO'yu devreye sokmaya çalıştı. Türk görüşüne göre, AB girişeceği operasyonlar için NATO'nun desteğini isteyeceğine göre, müttefikler böyle bir durumda karar yetkisini kullanabilmeli. Diğer bir deyişle, her NATO üyesi AB operasyonlarına katılıp katılmama konusunda söz sahibi olmalı.
Aylar boyunca Türk diplomasisinin sürdürdüğü çabalar sonunda NATO, Türk inisiyatifinin doğrultusunda bir karar aldı. NATO'nun AB'ye mesajı şu: "Girişeceğiniz operasyonlar için önce bizim onayımızı almalısınız." Bu, Türkiye dahil, her NATO üyesinin "kontrol yetkisi"nin tescil edilmesi anlamına geliyor...
* * *
TÜRKİYE'nin inisiyatifi ve çabası ile bu kararın alınması, Türk diplomasisi için önemli bir başarıdır. Şimdi AB NATO ile oturup bu konuda uzlaşmak zorundadır.
Ancak, NATO'daki Büyükelçimiz Onur Öymen'in bize belirttiği gibi, bu karar, "engelleyici" bir nitelik taşıyor. Yani, örneğin Türkiye razı olmayacağı bir askeri müdahale söz konusu olursa, NATO'nun böyle bir operasyona katılmasını olanaksız kılabilir. Oysa, mesele sadece AB'nin yolunu tıkamak değil, ona karar sürecinde katılmaktır. Dolayısı ile, şimdi NATO'dan çıkan karardan sonra, Öymen'in deyişi ile, bu kavgayı AB içinde ısrarla sürdürmek gerekiyor. Ta ki, AB Türkiye'yi henüz, tam üye değildir gerekçesi ile AGSP'nin karar mekanizmasından dışlamaktan vazgeçinceye kadar.
NATO'nun aldığı karardan sonra, AB'nin AGSP bağlamında Türkiye'ye karşı tavrı değişecek mi?
Değişmezse, Ankara NATO'yu AB'ye karşı bir baskı unsuru olarak kullanabilecektir.
Şu işe bakın ki, AB'nin 11 üyesi, aynı zamanda NATO üyesi. İki dev kurumun merkezi de Brüksel'de. Bu üyeler NATO'da bir türlü, AB'de başka türlü karar alabilirler mi? Bu bir çelişki ve hatta çifte standart olmaz mı?..



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr