Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İran'daki iki turlu seçimlerin kesin sonucunu öğrenmemiz için herhalde en az üç hafta beklememiz gerekecek. Ama gene de, önümüzdeki günlerde, trend'in hangi yönde olduğu, "reformcular"ın başarı beklentilerinin ne kadar gerçekleşeceği, aşağı yukarı belli olacak.
Dün de belirttiğimiz gibi, "muhafazakar"ların birleşik bir cephe oluşturmasına karşılık, "reformcular" kendi aralarında bölünmüş durumdalar. Genelde "reformcular" derken, Cumhurbaşkanı Hatemi'nin taraftarları akla geliyor. Ancak onların sağında da, solunda da, çeşitli gruplar var. Ve en önemlisi, temelde rejimin savunucusu olan, ancak bazı konularda reformcuları destekleyen, pragmatik Rafsancani var...
Dün telefonla görüştüğümüz Tahran'daki deneyimli bir yabancı gözlemcinin deyişi ile," reformcular kazandı" dendiğinde, "hangileri" sorusunu da sormak gerekecek. Üstelik, Meclis'in "profil değiştirmesi" de İran'ın rotasını değiştireceği anlamına gelmez. Devletin kilit mevkileri mollaların kontrolünde olduğu sürece, köklü bir değişim söz konusu olamaz.
"Reformcular"ın Meclis'e hakim olması halinde "olası gelişmeler" hakkında biri iyimser, diğeri karamsar iki tahmin öne sürülüyor: İran ya "evrim süreci"nde yumuşayarak içte ve dışta yeni açılımlar yapacak; ya da "muhafazakarlar" ile "reformcular" arasında - belki de şiddete dönüşecek - sürtüşmelere sahne olacak...
* * *
"SEÇİM sonucu, İran'ın dış politikasını ve İran'ın dünyadaki yerini ne şekilde etkileyecek?" sorusunun yanıtını işte bu çerçeve içinde aramak lazım.
İran Devrimi, hatırlanacağı gibi, ABD ve Batı'ya karşı şiddetli bir düşmanlık ve kin kampanyası açmıştı. Humeyni rejimi kendi "devrimini ihraç etmeye" kalkıştığı için, komşu ülkelerle ve İslam dünyası ile ilişkiler de sarsılmıştı. Sonuçta İran yalnızlığa sürüklenmişti...
Rafsancani, cumhurbaşkanı iken, özellikle ekonomik ilişkileri dikkate alarak, İran'ın dış politikasına daha gerçekçi bir yaklaşım getirmeye çalışmıştı. Ancak Tahran'ın dış dünyaya açılması ve Batı ile buzları kırmaya başlaması, son 2 - 3 yılda, Hatemi'nin çabaları ile mümkün olmuştur. Nitekim İran hükümeti, İtalya, Almanya ve Fransa gibi AB ülkeleri ile ilişkileri normalleştirirken, ABD ile de (spor karşılaşmaları gibi yollardan) dirsek temasına geçmiştir.
Eğer seçimleri "reformcular" kazanırsa ve Hatemi'nin etkinliği artarsa (buna karşılık mollaların direnme gücü zayıflarsa), İran dünyaya - ve Batı'ya - açılma politikasında cesur adımlar atabilecektir. Reformcu adayların başında gelen Hatemi'nin kardeşi Rıza Hatemi'nin "Reuters" ajansına şu söyledikleri anlamlıdır: "Zaferimiz, ABD dahil birçok ülkelerle ilişkilerimizin normalleştirilmesini hızlandıracaktır"...
* * *
BÖYLE bir sonuç, Türk - İran ilişkilerini nasıl etkiler?
Şah dönemi dahil, yakın geçmişte iki ülke arasında gizli bir rekabetin süre geldiği bir gerçek. Devrimden sonra İran'ın Türkiye'ye de kendi ideolojisini "ihraç etme" çabaları ilişkileri zaman zaman germiştir. Ancak Hatemi'nin daha pragmatik dış politikası çerçevesinde İran'ın Türkiye'ye karşı yaklaşımı değişmiş, ilişkilerde bir düzelme olmuştur.
Eğer İran, seçimlerin kazandıracağı ivme ile, değişim yoluna girecekse, dış politikasındaki yeni rota doğrultusunda Ankara - Tahran ilişkileri de daha iyi bir zemine oturabilecektir.


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr