Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ne olacak bu hal
Ne olacak bu hal?

Yurtdışı seyahatten dönen vatandaşların memleket ile ilk fiziki teması, uçakta dağıtılan Türk gazetelerini okumakla başlar.
Gerçi bugünkü iletişim harikaları sayesinde, dünyanın neresinde olursanız olun, yurtta olup bitenleri anında öğrenebiliyorsunuz. Ama uçakta koltuğunuza yerleşir yerleşmez elinize geçen Türk gazetelerinden olup bitenleri tüm ayrıntıları ve yorumları ile izlemek, bir başka oluyor.
Çoğu zaman haberler gözlerinizin önüne karanlık bir tablo serecek, içinizi kapatacak, hatta yanınızdaki yolcu Türk ise onunla "ne olacak bu memleketin hali" sohbete yol açacaktır.
* * *
İKİ - üç haftalık bir gezi sırasında "memleketin hali"nde önemli bir değişiklik beklemek mümkün değil tabii.
Yeter ki daha kötü şeyler olmasın...
Biz de gazetelerin taze haberlerine bu gözle bakıyoruz. Ortaya çıkan tablo hiç de iç açıcı değil: Polise kurulan pusu ve bunu izleyen gösteriler... Af rezaletindeki tartışmalar... Cezaevlerindeki ölüm orucu... Devlet kurumlarındaki dağınıklık... Ekonomideki son bunalım, borsa şoku ve vatandaşın belini daha da bükecek olan yeni vergiler... Genelkurmay Başkanlığı'nın son çıkışı ve bunun tepkileri... AB ile ilişkilerdeki sıkıntılar ve şaşkınlık...
Neyse ki, gazetelerde bu olayların yarattığı kasveti hafifletecek "light" haberler de var: "Kamuran" Diaz'ın İstanbul serüveni, önemli bir sosyete düğünü ve Meclis'te milletvekillerinin Afrika safarisi hazırlıkları gibi!..
* * *
YURTDIŞI gezilerden dönerken duyulan tepkiler biraz da gidilen ülkelerin cinsine bağlı. Batı'dan dönerken gazetelerde okunan haberler insana daha çok batıyor. Doğu'dan (veya Türkiye'den geri ülkelerden) gelirken "şükürler olsun" diyorsunuz...
Bizim Latin Amerika dönüşümüzdeki duygular daha karışık.
Dünyanın bu bölgesindeki durumun ve koşulların Türkiye'ye çok benzeyen yanları var. Dolayısı ile bir Türk olarak onların sorunlarını ve sıkıntılarını anlamakta hiç zorluk çekmiyorsunuz. Hatta bazen "bunların hali bizimkinden beter" dedirtecek manzaralarla da karşılaşıyorsunuz. Ama bunun aksi de geçerli: "Keşke biz de bari bu kadarını yapabilsek" diyorsunuz.
Bu konuları daha ayrıntılı olarak bir yazı dizisinde ele alacağız. Ama hemen belirtelim ki, fert başına milli geliri bizden daha yüksek olan Güney Amerika ülkelerinde dahi (Arjantin'in 8000, Şili'nin 5300 dolar) özellikle ekonomik alanda Türkiye'dekileri aratmayan ciddi sorunlar var: İşsizlik, durgunluk, dış borçlar, bütçe açığı... Ayrıca büyük yolsuzluklar... Ve ilaveten rejim bunalımı... Askerin baskıları (Şili'de). Hükümetin zayıflığı (Arjantin'de)...
Bazen bölge ülkelerinin gazetelerini okurken, bizim basını izliyormuşum gibi geliyordu bana... Bir nevi "züğürt tesellisi"...
* * *
YALNIZ bu ülkelerin kredisine işlenecek bir husus var: Günlük yaşamla ilgili bizde çekilen sıkıntıların bir kısmı oralarda yok.
Kentlerin altyapıları, belediye hizmetleri, ulaşım olanakları gayet iyi. İnsanlar işlerine gidip gelirken perişan olmuyor. Caddelerde, ara sokaklarda rahat yürüyebiliyor (arabalar kaldırımların üstüne çıkmıyor). Ağaçlı, havuzlu parklarda ve meydanlarda dolaşabiliyor, dinlenebiliyor, hava alabiliyor...
Bunlar, memleketin genel hali ne olursa olsun, en azından günlük yaşamla ilgili "asgari standart"lardır. Bize "bunları ülkemizde sağlamak bu kadar mı zor" dedirten de bu...