Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ankara ve Lefkoşa "kızgın" demeyelim, ama en azından "üzgün"... Nasıl olur da, kardeş Azerbaycan'da bir yetkili, Kıbrıs Rum kesiminin tanınabileceğini söyler?..
Olay, "Kıbrıs Cumhurbaşkanı" Glafkos Klerides"in, Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev'e bir mektup göndererek, artık iki ülke arasında diplomatik ilişki kurma zamanının geldiğini belirtmesi ve kendisi ile eylülün başlarında New York'ta "Millenium Zirvesi" sırasında buluşmaya çağırması üzerine çıktı.
Garip ama, öneriye Bakü'den hemen bir tepki geldi! Dışişleri Bakan Yardımcısı Sahlomov, Kıbrıs Rum kesiminin "tanınabileceği"ne ilişkin bir açıklama yaptı. Daha da ileriye giderek, Azerbaycan'ın bağımsız bir devlet olduğunu ve kararları kendi verdiğini belirtti.
Bu açıklama üzerine Ankara harekete geçti ve Bakü'den izahat istedi. Gelen mesaj böyle bir konunun gündemde olmadığı şeklinde oldu.
Dün de, KKTC lideri Denktaş'tan bir tepki geldi: "Azerbaycan'ın böyle yanlış bir adım atacağına inanmıyorum, inanmak istemiyorum" dedi Denktaş. Ve şunu ekledi: "Azerbaycan'ın Rumlarla diplomatik ilişki kurması, Kıbrıs Türkü'ne büyük acı verir ve şehitlerin kemiklerini sızlatır."
* * *
AZERBAYCAN'ın gerçekten böyle bir "yanlış adım" atması olasılığı var mı?
Sanmıyoruz. Bakü'de - hatta Dışişleri Bakanlığı çevrelerinde - Klerides'in önerisine sıcak bakanlar olabilir, ama Azerbaycan'ın temel politikası hiç de bu değil.
Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi Mehmet Nevruzoğlu dün bize şöyle dedi: "Azerbaycan'da başkanlık sistemi var. Cumhurbaşkanı tam yetkiye sahiptir. Dış politikayı belirleyen de odur. Cumhurbaşkanı Aliyev Kıbrıs'taki durumu çok iyi biliyor. Türkiye ile kardeşliğe de büyük önem veriyor. Aliyev kesinlikle Türkiye'yi incitecek bir adım atmaz"...
Dolayısı ile, Azerbaycan diplomatına göre Bakü'de yapılan şaşırtıcı beyanın ciddiye alınacak yanı yoktur.
* * *
BUNA benzer bir olay bu yılın başlarında, Bosna - Hersek'in Kıbrıs Rum kesimi ile diplomatik ilişki kurma niyetini açıklaması üzerine çıkmıştı. O zaman Cumhurbaşkanı Demirel, Bosna lideri İzzetbegoviç'e sert bir mektup yazmış ve sonunda Güney Kıbrıs'ta bir elçilik açılmasından vazgeçilmişti.
Son olay şu soruyu da akla getiriyor: "Dost ve kardeş ülkeler"in KKTC'ye karşı tavrı nedir? Neden onlar KKTC'yi tanımazlar?
Yıllar boyunca kardeş Türki devletler ve dost Müslüman ülkeler nezdinde bu konuda yapılan girişimler, ne yazık ki bir sonuç vermedi.
Bunun çeşitli nedenleri var: Bu ülkelerin bir kısmının Rum kesimi ile iyi ilişkileri var. KKTC yüzünden bu bağlarının bozulmasını istemezler... Bir kısmı durup dururken ABD'nin veya Batı'nın baskıları altına girme riskini göze almazlar... Bir kısmı da Kıbrıs'ta Türk kesiminin Rumlardan ayrı bir varlık göstermesinin kendi ülkelerinde ayrılıkçı hareketlerini cesaretlendireceğinden endişe ettikleri için, KKTC'ye karşı mesafeli davranırlar... Nihayet bazısı da, kendi iç sorunları ile o kadar meşgul ki, KKTC'yi tanıma konusunu gündeme alamazlar...
* * *
AZERBAYCAN dahil, Türki cumhuriyetler daha çok son grubun içindeler. Bu ülkelerin yetkilileri "bizim dertlerimiz kendimize yeter. Biz bağımsızlığımıza yeni kavuştuk. Daha emekliyoruz. Şu sırada KKTC'yi tanıyacak halde değiliz" diyorlar...
Argümanları ne olursa olsun, gerçek şudur ki, KKTC'yi tanıma veya en azından onunla ilişki kurma yolunda cesur bir adım atmaya hazır ülke yok. Türk diplomasisi şimdiye kadar Rum kesimini tanımayan birkaç ülkenin hiç olmazsa bu politikalarını değiştirmelerini önlemekle yetiniyor...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr