Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye dahil pek çok ülkede Fildişi Sahili adındaki devletin yerini söyleyecek fazla kimse yoktur herhalde...
Bu Batı Afrika ülkesi, birkaç gündür dünya haberlerinin ön sıralarında yer alıyor.
Günümüz dünyasında artık ülkelerin yakın veya uzak olması ya da tanınması veya tanınmaması fazla önemli değil. Bir bakıyorsunuz, yeryüzünün en ücra köşesinde, ismi bile pek duyulmayan ülkeler, bir doğal afet, bir ayaklanma veya darbe nedeniyle manşetlere çıkıveriyor.
Son günlerde Fildişi Sahili Cumhuriyeti de, sahne olduğu iç savaş ve uluslararası camianın askeri müdahalesi vesilesiyle, adını bütün dünyaya duyurdu.
Bu nasıl oldu? Nedir Fildişi Sahili’ndeki olayların iç yüzü?

Tipik kara Afrika
Önce az bilinen bu ülke ile ilgili temel bazı bilgileri aktaralım: Nüfusu 20 milyon. Farklı etnik ve dinsel gruplardan oluşuyor. Yüzde 38’i Müslüman, yüzde 32’si Hıristiyan (Katolik), geriye kalan kesimi de yerel inançlara sahip veya dinsiz... Ülkede 65 yerel dil konuşuluyor, ama resmi ve ortak dil Fransızca... Fildişi Sahili dünyanın bir numaralı kakao üreticisi. Fert başına milli gelir 1600 dolar, ama halkın çoğu fakir. Eski bir Fransız kolonisi olarak bağımsızlığına 1960’ta kavuşan Fildişi Sahili, otoriter rejimlerle yönetildi. Zaman zaman darbe girişimlerine, isyanlara sahne oldu.
Geçen kasım ayında yapılan seçimlerde bir sürpriz oldu: On yıldır iktidarda bulunan Laurent Gbagbo, rakibi Alasane Uatara’ya yenildi. Eğer Gbagbo, demokratik ülkelerde olduğu gibi, yenilgiyi kabul edip yerini rakibine bıraksaydı, herhalde hiçbirimiz Fildişi Sahili ismini duymayacaktık.
Ama öyle olmadı. Gbagbo koltuğunu bırakmak istemedi. Uatara ayaklandı. İki tarafın destekçileri arasında çatışma başladı. Kısa zamanda bu Kuzeylilerle Güneyliler arasında bir iç savaşa dönüştü.
İlk bakışta bu çatışma, farklı kimlikleri olan iki lider arasındaki rekabetin bir sonucu olarak görünebilir. 60 yaşındaki Gbogbo, Sorbonne mezunu, eski bir tarih profesörü, Katolik milliyetçi bir politikacı... 69 yaşındaki Uatara, ABD’de okumuş olan ve bir ara IMF’de çalışan bir ekonomist.
Kuzeyli bir Müslüman.
Aslında ülkenin sahne olduğu çatışmalar, sırf iki rakip politikacının post kavgasının çok ötesine gidiyor ve ülkeyi bölen etnik, dinsel, ekonomik ve sosyal farklılıkları kapsıyor. Bir bakıma Fildişi Sahili’nde bu olanlar, Kara Afrika’da sıkça görülen durumların bir benzeri. Eski kolonyal dönemin bıraktığı kötü miras bu.

BM her yerde!
Aslında başkanlık koltuğu için cereyan eden kavganın nasıl biteceği sorusu o kadar önemli değil. Herhalde uluslararası destek sayesinde, hak yerini bulacak, yani Gbagbo kaderine razı olacak, Uatara da yönetimi ele alacak. Asıl soru, ondan sonra ne olacağı, yani bütün farklılıklara ve sürtüşmelere rağmen, ülkenin istikrara ve daha adil ve özgür bir rejime kavuşup kavuşmayacağıdır. Bunu anlamak için artık bundan böyle Fildişi Sahili’ni daha yakından izlemek gerekecek.
Bu arada, olayın bir başka önemli yönüne de bakmak gerek. Uluslararası camia Libya’da olduğu gibi, Fildişi Sahili’nde de bir askeri müdahalede bulundu. BM Güvenlik Konseyi oybirliğiyle aldığı 1975 sayılı kararla, o ülkede bir süreden beri konuşlanmış olan uluslararası güce ve ayrıca Fransa’ya “sivilleri korumak amacıyla” operasyon düzenleme yetkisini verdi. Tıpkı 1973 sayılı kararla Libya için yaptığı gibi...
Bu, uluslararası camianın “müdahale sorumluluğu”nun yeni bir konsept olarak “iç işlere karışmama” anlayışının önüne geçmekte olduğunu bir kez daha gösteriyor.