GENELKURMAY İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt çok doğru söyledi: Bir ihtilafı halletmek için üzerinde mutabık kalınan uzlaşma metninde herkesin kendi istediği değil, iki tarafın da ortak istekleri yer alır...
Süleymaniye olayı konusunda dün yayımlanan ortak açıklama da, Türk ve Amerikan tarafının pozisyonlarında bulunan "orta yolu" yansıtıyor. Bu bakımdan özellikle kamuoyunun beklentilerini tam olarak karşılamıyor.
Ortak komisyonun toplantılarında Türk tarafı, Amerikalıların Süleymaniye'de 11 Türk askerine karşı giriştiği onur kırıcı, çirkin hareketi protesto etmiş ve ABD tarafının bunu kınaması ve özür dilemesi gerektiğini söylemiştir. Ama ortak açıklamada böyle açık bir ifade yer almamış, sadece Amerikan tarafının "bu üzüntü verici olay boyunca Türk askeri personeline yapılan muameleye ilişkin kaygılarını not etmiştir" gibi "yuvarlak" bir cümle kullanılmıştır.
* * *
BUNA karşılık ortak deklarasyon, Türkiye'yi tatmin edecek bazı noktalar da içeriyor.
Bunların başında şu paragraf geliyor: "Her iki taraf herhangi bir faaliyete geçmeden önce güvenlik ve istikrara ilişkin her türlü bilginin uygun kanallardan süratle paylaşılmasında mutabık kalmışlardır. Taraflar, bulgular ışığında, aralarındaki işbirliğini ve koordinasyonu geliştirmek için ilave önlemler almayı kararlaştırmışlardır."
Bunun anlamı, ABD'nin, Kuzey Irak'taki Türk askeri varlığını tanıdığı ve bir olgu olarak kabul ettiğidir. ABD'nin Irak'ı işgal ettikten sonra Kuzey Irak'ta Türk askerlerinin bulunmasını pek arzu etmediği hatırlanırsa, şimdi o bölgede iki tarafın bilgilerini paylaşması dahil, bir işbirliği ve eşgüdüm mekanizması kurmaya karar vermesi, önemli bir gelişmedir.
Buna karşılık, gene ortak metindeki o paragrafta "iki tarafın herhangi bir faaliyete geçmeden önce, bilgileri paylaşacakları" şeklindeki ifadenin de bir anlamı var: Bu, daha çok Türk tarafının Kuzey Irak'taki faaliyeti ile ilgili. Daha açıkçası, ABD'nin son zamanlarda Kuzey Irak'taki Türk askeri timlerinin bazı faaliyetlerinden (özellikle Türkmen grupların silahlandırılması ve eğitilmesi gibi) rahatsızlık duydukları biliniyor. Aynı şekilde Türk tarafı da, bölgede Amerikalıların Kürt grupları ile olan ilintilerinden ve bazı Kürt unsurlarının faaliyetlerinden şikayetçidirler.
Şimdi varılan mutabakata göre, Kuzey Irak'ta iki taraf sıkı temas halinde bulunacak, bilgileri paylaşacak ve faaliyetlerini koordine edecekler. Bu, bir bakıma Türk tarafı kendi başına hareket edemeyecek demektir.
* * *
BU ortak bildiri ile mesele kapanıyor ve son dönemde sarsılan ilişkiler gene normale dönüyor mu?
"Süleymaniye olayı dosyası" hükümetlerarası ilişkiler açısından kapanmış olabilir. Ortaklaşa alınan işbirliği ve eşgüdüm kararlarının uygulanması halinde, işler gene eskisi gibi devam edebilir...
Ama bu talihsiz hadisenin Türk kamuoyunda bıraktığı derin izin ve güvensizliğin giderilmesi herhalde kolay olmayacak. Tıpkı tezkere olayının Amerikan kamuoyundaki izleri gibi...
Ama işin doğrusu, bu olaydan ders alarak, Kuzey Irak'ı - ve genelde Irak'ı - bir sürtüşme değil, bir işbirliği alanı haline getirmektir. Ortak bildiri en azından bu konudaki ortak isteği ortaya koyuyor...