Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami KOHEN

RUSYA ne yapmak istiyor?
Son yaptıklarına bakınca, bu soruyu kuşku ile sormamak mümkün değil.
* Rusya, Kıbrıs Rum kesimine S - 300 füzeleri satıyor. Bunun ciddi bir kriz yarattığı ortada iken dahi, bu silahların mutlaka teslim edileceğini ilan ediyor...
* Rusya, Ege semalarında Yunan Hava Kuvvetleri ile bir tatbikata katılıyor. Rus savaş uçakları, Türk jetleri rolünde, Yunan uçaklarının taciz, ihlal, hedef bulma gibi operasyonlarına ortak oluyor...
* Rusya, Suriye ile de bir hava tatbikatı düzenliyor. Bu hafta sonu Rusya'daki bir üste gerçekleşecek olan bu manevrada, konuk Suriye alayına Ruslar, füze ateşleme eğitimi verecek...
* Rusya, Ermenistan ile imzaladığı bir işbirliği anlaşmasına dayanarak, bu ülkede füze ve diğer ağır silahlar konuşlandırıyor. Ruslar böylece Kafkasya'nın bu bölgesinde askeri varlığını pekiştiriyor...
* Rusya, Hazar petrolünün nakli konusunda tekel kurmak niyetini açıkça ilan ediyor; sadece erken petrolün değil, ilerde büyük miktardaki esas üretimin de Novorossisk terminaline akması gerektiğini savunuyor. Bu arada Bakü - Ceyhan boru hattı projesini saf dışı etme çabalarını sürdürüyor...
* Nihayet Rusya, Boğazlar meselesini de giderek gündeme getiriyor, 1994'te Türkiye'nin geçişleri düzenlemek için uygulamaya koyduğu tüzüğü Montreux sözleşmesinin ihlali sayıyor...
* * *
LİSTEYİ daha uzatmaya gerek yok. Bu kadarı dahi, Türkiye ile Rusya arasında şu sırada ciddi anlaşmazlıkların bulunduğunu göstermeye yetiyor.
Bunun nedenlerinin iki boyutu var: Biri, Moskova'nın genel dış politikasından, diğeri ise, Türkiye ile ikili ilişkilerden kaynaklanıyor.
1) Rusya'nın şu sırada Türkiye'yi rahatsız eden bazı davranışları, global siyasetinin ve özellikle Batı dünyasına karşı yaklaşımının bir sonucudur.
Rusya "yakın çevre doktrini" ile arka bahçesi olarak baktığı Kafkasya ve Orta Asya'da özellikle ABD başta olmak üzere "rakip ülkeler"in etkinlik kurmasını hazmetmiyor. Aynı şekilde özellikle Doğu Avrupa'da ve Ortadoğu'da, kendi çıkarları ve görüşleri dikkate alınmadan hareket edilmesine kızıyor.
Rus diplomasisi artık bu bölgelerde ataktadır. NATO bazı Doğu Avrupa ülkelerini kendi safına çekerken, o da yakın çevresindeki diğer eski Sovyet cumhuriyetlerini nüfuzu altında tutmaya çalışmaktadır. Bizi yakından ilgilendiren Kafkasya'daki (Ermenistan ve Gürcistan'daki) faaliyeti bu stratejinin bir parçasıdır.
Rusya, ABD'nin Hazar petrollerine ve alternatif nakil hatlarına gösterdiği ilgiden de çok rahatsız. Bu çerçevede Bakü - Ceyhan hattı projesini baltalamaya ve Novorossisk hattı tekelini korumaya uğraşıyor.
Rusya'nın füze ve diğer silahları yakın çevresindeki ülkelere satması, bölgedeki (Yunanistan ve Suriye gibi) ülkelerle askeri manevralar düzenlemesi de, bu genel politikasının bir sonucudur. Moskova böylece Batı'nın karşısında "ben de varım" diyor, bayrağını "NATO bölgesi" veya "Batı'nın etkinlik alanı" içindeki semalarda veya denizlerde dalgalandırıyor...
2) Türkiye ile direkt ilgili sorunların başında Boğazlar geliyor.
Rusya'nın bu konudaki hassasiyeti, çıkarları ile sıkı sıkıya bağlı olan serbest geçiş hakkının zedelenmesi kaygısından ileri geliyor. Hele Türkiye'nin gemileri durdurabileceği sinyalini vermesi, bu endişesini artırıyor.
Rusları çok rahatsız eden diğer bir konu da, Türkiye'nin Çeçenistan olayları sırasındaki tutumudur. Moskova, buna PKK'ya göz kırpmakla karşılık vermiştir. Böylece ikili sorunlar listesine bir konu daha eklenmiştir.
Bu listeyi de uzatmadan, "çare ne?" sorusuna gelelim. Çare, kararlı bir tavır sergilemekle beraber, anlaşmazlıkları diyalog ile gidermeye çalışmaktır. Bu, başta bir "sağırlar diyaloğu" dahi olsa...
İki ülke arasında çıkar uyuşmazlıkları var elbet. Ama ortak çıkarları da çok. Bu da, sürtüşmeleri önlemek ve dostça geçinmek için yeterli bir neden...



Yazara EmailS.Kohen@milliyet.com.tr