Ermenistan’ı ziyaret etmek fırsatını bulan herhangi bir kimse halk arasında Ağrı Dağı (Ararat) “hayali”nin ne kadar yaygın olduğunu kolayca anlayabilir.
Bu ülke insanları hâlâ Doğu Anadolu’ya “Batı Ermenistan” demekten çekinmiyorlar. Akılları fikirleri Ararat’ta ve bir gün bu bölgeyle birleşmekte.
Bırakın kitaplarda ve gazetelerde yazılanları, içki markalarından şarkı güftelerine kadar her türlü araçla “Ararat” rüyası hep canlı tutuluyor.
İlginç olan husus, bu duygunun gençler arasında da bir hayli güçlü olmasıdır. Biz bunu bir ziyaretimizde, üniversite öğrencileri arasında da gördük.
Bu bakımdan Erivan’da bu haftanın başında düzenlenen “5. Ermeni Dili ve Edebiyatı Olimpiyatı”nda bir gencin Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’a “Ağrı Dağı dâhil, Batı Ermenistan Ermenistan’la birleşecek mi?” şeklindeki sorusu, bize pek şaşırtıcı gelmedi.
Ama Ermenistan liderinin yanıtı şaşırtıcı ve zihin karıştırıcı idi...
Tepkiye tepki...
Sarkisyan’ın sorulan soruya birkaç cümlelik yanıtı, Türk basınına şu başlıkla yansıdı: “Biz Dağlık Karabağ’ı aldık, Ağrı’yı da yeni nesil alsın”...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Sarkisyan’ın bu şekilde yansıyan sözlerine Bakü ziyareti sırasında karşılık verirken şöyle konuştu: “Bu bir devlet adamına yakışan bir ifade, bir yaklaşım değildir. Sarkistan’ın yaptığı bir tahriktir. Kin ve nefretle kendi gençliğini donatma gayretidir. Ermenistan gençliğinin geleceği bu gidişle karanlık olacaktır...”
Başbakanın konuşmasının asıl çarpıcı yanı, Sarkisyan’dan bir özür beklediğini açıklamasıdır... “Sarkisyan burada çok ciddi bir yanlış yapmıştır. Özür dilemesi, bu yanlıştan geri dönmesi gerekir...”
Buna Erivan’dan tepki gecikmedi. Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Şavarş Koçaryan, Erdoğan’ın Sarkisyan’ın söylediklerinin tümünü dikkate almadan böyle bir suçlamada bulunduğunu öne sürdü ve basına o konuşmanın tam metnini dağıttı.
Bu metinde Sarkisyan’ın şu cümleleri yer alıyor: “Benim neslimin görevini yaptığını düşünüyorum. 1990’larda anavatanımızın bir parçasını, (Karabağ’ı) savunmak gerektiğinde, biz bunu gerçekleştirdik. Her neslin kendi sorumlulukları vardır ve bunlar onurla yerine getirilmelidir. Eğer sizin nesliniz de aynı gayreti esirgemezse ve sizden daha yaşlı veya daha genç olanlar aynı şekilde hareket ederse, dünyanın en iyi ülkelerinden birine sahip olacağız. Bana inanın, çoğu zaman ülkenin itibarı toprağının genişliğiyle ölçülmüyor. Ülke modern, güvenli ve müreffeh olmalı... Biz de (bu yönde) görevimizi yapmalı ve faal olmalıyız.
Olsa da, olmasa da...
Ermenistan Dışişleri yetkilisi bu açıklamaya dayanarak Başbakan’ın Sarkisyan’a atfedilen sözlerinin yanlış anladığını anlatmaya çalıştı. Ne var ki, yetkilinin “kapsamlı ve ölçülü” diye tanımladığı sözler, pek o kadar açık ve net değil. Ermenisten Lideri gençlere Ağrı hayalleriyle vakit kaybetmemelerini söylemek cesaretini göstermedi.
İfadeleri, gençlere -ve dünyaya- Ermenistan’ın Anadolu toprakları üzerindeki hayallerinden vazgeçemedikleri mesajını veriyor.
Şimdi Ermeniler Başbakan’ın “özür” şartını öne çıkararak sert eleştirilerde bulunuyorlar.
Bu özür, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için yeni bir şart olur mu, bilemiyoruz. Zaten ilişkileri yeterince donduran bir ön şart var: Karabağ meselesinin halledilmesi...
Bu çözüm hiç de görünürde yok. Dolayısıyla Ankara bu meselede somut bir ilerleme olmadan, Erivan ile sınırları açmayı ve diplomatik ilişki kurmayı zaten düşünmüyor. Özür olsa da, olmasa da...