Başbakan Bülent Ecevit'in bugün Bükreş'te diğer 5 Balkan ülkesinin liderleri ile birlikte imzalayacağı "Güneydoğu Avrupa'da İyi Komşuluk İlişkileri, İstikrar, Güvenlik ve İşbirliği Şartı" aslında bir
"Türk kreasyonu"dur.
Bu uzun isimli belgede, "Güneydoğu Avrupa" adı altında değinilen bölge, Balkanlar'dır. Nitekim Bükreş'teki zirveye, Türkiye'nin yanı sıra, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Makedonya ve Arnavutluk da katılıyor. Ayrıca konferansta Hırvatistan ile Bosna - Hersek Dışişleri bakanları düzeyinde, "gözlemci" olarak yer alacaklar. Miloseviç rejiminin dışlanması nedeni ile Yugoslavya Federasyonu'nun sandalyesi ise - şimdilik - boş kalıyor...
Balkanlar'da barışa ve istikrara yönelik bir işbirliği sisteminin kurulması, Türk diplomasisinin öteden beri üzerinde çalıştığı bir fikirdir. 1998'de olgunlaştırılan bu tasarı, Antalya'da yapılan Balkan ülkeleri konferansında somut bir öneri olarak masaya getirilmiş ve taraflarca benimsenmişti.
Şimdi bu Türk inisiyatifi Bükreş'te, liderlerin uzun isimli "Şart"ı imzalaması ile meyvesini veriyor ve kısa ifadesi ile "Güneydoğu Avrupa Süreci"ni resmen başlatıyor.* * *
SOĞUK Savaş döneminde iki blokun karşı karşıya geldiği, 1990'dan itibaren Yugoslavya'nın dağılması üzerine iç çatışmalara ve büyük insanlık dramlarına sahne olan Balkanlar, hala dünyanın başlıca hassas odak noktalarından biridir. Bölgede bir yandan komşu ülkeler arasında yakınlaşma yönünde adımlar atılmış, diğer yandan da etnik ve dinsel sürtüşmeler patlak vermiştir.
Bu iki trend arasında bugün Balkanlar değişim, gelişme ve işbirliği fırsatları sunarken, tüm bölgenin - ve hatta dünyanın - huzurunu bozabilecek tehlikeler de arzediyor.
Son zamanlarda - özellikle Bosna ve Kosova olayları nedeni ile - Balkanlar'la ilgili girişimler,
"dışardan", yani NATO'dan, AGİT'ten, AB'den (ve tabii ABD'den) gelmiştir. Geçen temmuz ayında Saraybosna'da - Türkiye'nin de taraf olduğu - Güneydoğu Avrupa İstikrar Paktı, bunun bir örneğidir. Uluslararası karakteri nedeni ile, bu pakt bölgenin ihtiyacı olan yardımları sağlayacak mali kaynaklara sahiptir.
Bugün Bükreş'te imzalanacak "Şart"ın özelliği ise, girişimin
"içerden" gelmesi ve öngörülen işbirliğinin sadece bölge ülkelerini kapsamasıdır.
Diğer bir deyişle bu toplulukta, bölge ülkeleri, sorunlarını kendi aralarında çözmeye, danışma ve dayanışma mekanizmasını "Balkan ailesi" içinde yürütmeye çalışacaklar. Tabii bu, gerektiği takdirde diğer devlet veya uluslararası kuruluşlarla (ve bu arada "İstikrar Paktı" ile) sıkı temas halinde olmayacakları ve onlardan destek istemeyecekleri anlamına gelmez. "Şart"a bağlı ülkelerin özellikle "dış finans kaynakları"na ihtiyacı olacaktır.
* * *
PRATİKTE "Şart"ın nasıl gelişeceği ve ne sonuç vereceği zamanla görülecektir.
Balkanlar'da geçmişte benzer inisiyatiflerin sonunda kağıt üstünde kaldığı unutulmamalıdır...Yukarıda belirttiğimiz gibi, bugün bölgede hala tehlike potansiyeli oluşturan sürtüşmelere ve trajedilere rağmen, barış, kalkınma ve işbirliği için de elverişli bir ortam vardır. Bölge ülkeleri arasındaki eski uyuşmazlıkların önemli bir kısmı halledilmiştir veya hal yolundadır.
Artık bölge ülkeleri kolektif çıkarlarını (ekonomiden güvenliğe kadar)
ön plana alabilecek durumdadır. Bütün mesele bölge ülkelerinde bu yönde bir isteğin ve siyasi iradenin oluşmasıdır.
"Şart"ın başarılı olması için, bu şart...
Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr