Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ORTADOĞU'da savaş çıkacak mı?.. Barış umudu tamamen öldü mü?..
On iki gündür süren kanlı olayların ve giderek tırmanan gerginliğin gündeme getirdiği bu iki soru şu anda herkesin zihnini kurcalıyor.
Tabii Ortadoğu gibi belirsizliklerin ve çelişkilerin hakim olduğu bir bölgede neler olacağını önceden kestirmek çok zor, hatta imkansız.
Bununla beraber bizim yukarıdaki sorulara vereceğimiz yanıt şöyle olacak: "Hayır, ama..."
* * *
İSRAİLLİLER ile Filistinliler arasında yaşanan son yılların en kötü ve tehlikeli krizin, bir savaşa dönüşmesi olasılığı - her şeye rağmen - zayıf görünüyor. Tabii savaştan kastedilen şey, zaten günlerdir tırmanarak devam eden çatışmalar değil. Korkulan sonuç, bunun devletlerarası boyutu ile, topyekün bir savaşa dönüşmesidir. Tıpkı bundan önce cereyan eden Arap - İsrail savaşları gibi...
Böyle bir savaş olasılığı neden zayıf? Çünkü ilgili taraflar, kullandıkları saldırgan retoriğe ve ifadelere rağmen, topyekün bir savaşın büyük felaket olacağını biliyorlar. Ve çünkü, ABD'si, AB'si, Rusya'sı, BM'si ile uluslararası camia, bu tür bir savaşın çıkmasına izin vermezler.
Ama ne olur? Kanlı çatışmalar yer yer - Batı Şeria'da, Gazze'de, Kudüs'te, hatta İsrail'in çeşitli kentlerinde - devam edebilir ve yayılabilir. İsrail - Lübnan sınırında, iki tarafın da sınır bölgelerine kadar uzanabilecek askeri operasyonlar cereyan edebilir.
Diyecek siniz ki, "bu savaş değil de nedir?" Doğru; ama bu, Ortadoğu ölçülerine göre, alışılagelen "klasik savaş"tan çok, "mutat çatışmalar" kategorisine giriyor!
* * *
ŞİMDİKİ çatışma ortamı, kuşkusuz "barış süreci"ni bir ölü noktaya getirmiş bulunuyor. Gerçi ABD başta olmak üzere, birçok ülkeler bu süreci yeniden canlandırma çabasındalar. Ama kanlı olaylar durmadıkça ve taraflar Camp David sürecini yeniden başlatma ihtiyacını ve arzusunu duymadıkça, bu çabaların başarı şansı olamaz.
Dolayısı ile bugün için, barış umutları çok zayıf.
Oysa iki hafta öncesine kadar barış sürecinin yeniden başlayacağı beklentileri güçleniyordu. İsrail muhalefet lideri Ariel Şaron'un Kudüs'teki kışkırtıcı gövde gösterisi, ardından "yeni intifada"nın patlak vermesi, İsrail'in de buna karşı kabul edilmez sertlikteki mukabelesi her şeyi altüst etti.
Bu olaylar, aslında barış sürecine inanmayanların ortamı kendi lehlerine çevirmelerine fırsat verdi. Bugün ne Arafat, ne Barak kendi toplumlarındaki taşkınlığa hakim olacak ve eski barışçı politikalarını sürdürecek durumdalar. İsraillilerin bir hatası da, Arafat'ın bir el işareti ile veya bir demeci ile Filistinlilerin, artık önüne geçilmez öfkesine, bıkkınlığa ve güvensizliğe son verebileceğine inanmalarıdır. Barak'ın bu konudaki ısrarı sonuç vermeyeceği gibi, aradaki uçurumu derinleştirecektir.
O halde, barış için umutlar tamamen yok oldu mu? Hayır, ama şu sırada ölü noktada. Camp David sürecini yeniden canlandırma çabaları herhalde devam edecek. Ne var ki, çatışmalar son bulmadan, bu yönde hiçbir ileri adım atılamaz. Her halükarda şimdiki gergin ve belirsiz ortamda barış umutları çok uzaklardadır...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr