Ankara’da ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Elizabeth Jones’un söyledikleri dahil, çeşitli işaretler Bush yönetiminin Irak’ı vurmak yolunda adım adım ilerlemekte olduğunu gösteriyor.
ABD artık niyeti hakkında açık kart oynuyor. Amacın sadece - halen teknik ayrıntıları Viyana’da görüşülmekte olan - "silah deneticilerinin Irak’a gitmesi"nden ibaret olmadığını, esas hedefin Irak’ın "silahsızlanması" (yani tüm kitle imha silahlarını yok etmesi) olduğunu ilan ediyor. Hatta Başkan Bush’un BM Genel Kurulu’ndaki konuşması dikkate alınırsa, asıl istenen şeyin, Saddam rejiminin tasfiyesi olduğu da ortaya çıkıyor.
Bush yönetimi bu amaca ulaşmak için şu sırada içte Kongre’den, dışta da BM Güvenlik Konseyi’nden "Saddam tüm şartları yerine getirmezse askeri müdahale yetkisi"ni isteyen girişimlerde bulunuyor. Gene bütün belirtiler, Bush’un bu yetkiyi alamaması halinde dahi, "tek yanlı müdahale"ye girişmeyi aklına koyduğunu gösteriyor.
En azından şu anda gelişmeler bu yönde. Ancak, uluslararası camiada böyle bir savaşın çıkmaması için büyük bir istek ve çaba var. Bunun baskısı tarafları uzlaşmaya götürür mü, göreceğiz...
***
ANKARA’da Elizabeth Jones’un yanı sıra Irak Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz’in aynı zamana rastlayan temasları, Türkiye’nin bu kriz karşısındaki pozisyonunu bir kez daha netleştirdi. Açıkçası Türkiye böyle bir savaş istemiyor. Çünkü bunun en ağır faturalarından birini kendisi ödemek zorunda kalacak. Hem parasal, hem de siyasal alanda...
Bölgedeki yeni bir savaşın olası maliyeti hakkında çeşitli rakamlar öne sürülüyor. Geçenlerde Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel sadece Körfez Savaşı’nın Türkiye’ye 100 milyar dolara mal olduğunu söylemişti. Önceki gün Türk - Irak İş Konseyi de yeni bir operasyonun Türkiye’yi önümüzdeki 12 yıl içinde 150 milyar dolar zarara sokacağını öne sürdü.
Bu tür hesaplarda rakamlar farklı (veya abartılı) olabilir, ama gerçek şudur: Körfez’de yeni bir savaş gerçekten Türkiye’ye pahalıya mal olur. Hele zarar hanesine, petrol fiyatlarının anormal yükselişi, turizmde, dış yatırımlarda gelir kayıpları gibi savaşın yan etkileri de hesaba katılırsa...
Ancak bu ağır faturanın - kim sebep olursa olsun - savaştan kaynaklandığını ve bu olayın Türkiye’nin tamamen iradesinin dışında cereyan ettiğini de unutmamak gerek. Diğer bir deyişle, Türkiye ABD’nin Irak’a karşı askeri operasyonuna karşı da çıksa, destek de verse, eğer savaş olacaksa, böyle ağır bir fatura ile karşı karşıya kalacaktır.
***
SAVAŞIN siyasal maliyetine gelince, böyle bir çatışma komşu ülkedeki ve bölgedeki dengeleri altüst edebilir. Türkiye için hassas bir sorun olan Kuzey Irak’taki satüko değişebilir. Ankara’nın dış ilişkileri bundan olumsuz etkilenebilir.
Şimdi mesele ABD’nin bir müdahalesi halinde, Ankara’nın bunun tamamen dışında olmasının veya sınırlı biçimde ona destek vermesinin siyasal - parasal fatura üzerindeki etkisinin iyi hesaplanmasıdır.
Görünen odur ki, Ankara Türkiye’nin dışında kalacağı bir müdahalenin bu faturayı daha da ağırlaştıracağı kanısında. O takdirde, savaşın zaten çıkacak normal faturasına, Türkiye’nin etkinliğini kullanabileceği olanaklardan da yoksul kalması eklenecek.
Bu nedenle Türk diplomasisi şimdiden Türkiye’nin olası katkısının (parasal ve siyasal) karşılığını müzakere etmek durumundadır. Sanıyoruz şu anda yapılan da budur.