Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

YEREL seçimlerin dış dünyada fazla ilgi görmesi beklenmez. Bu, Türkiye için olduğu kadar, başka ülkeler için de geçerlidir.
Bu kez yerel seçim kampanyası, ülke çapında epey hareketli geçti, büyük heyecan yarattı. Ama sonuçta, yeni dönem için seçilenler, ne de olsa yerel yöneticilerdir. Bu da hükümeti fazla etkilemediği sürece, yabancı ülkeleri ilgilendirmez.
Gene de dış basında bu seçimleri yakından izleyenler oldu. Bazı ciddi gazetelerde haberler, röportajlar çıktı. Bunda özellikle Başbakan’ın seçim gezilerine bazı yabancı muhabirleri davet etmesinin de rolü var. Bu, “seçim kervanı”na katılan gazetecilere, Erdoğan ile, AKP liderinden çok, Başbakan sıfatıyla temel iç ve dış konular üzerinde söyleşiler yapmak fırsatını da vermiş oldu.
Sadece gazeteciler değil, Türkiye’yi yakından izleyen yabancı analistler de bu seçimlerin yerel niteliğinin ötesinde, AKP iktidarının veya daha doğrusu Erdoğan’ın politikaları için bir nevi sınav olarak algıladılar ve olayı bu nedenle önemsediler. 

Hangi yolu seçecek?
DİĞER bir deyişle, onları ilgilendiren soru şu: Bu yerel seçimlerde AKP, ülke genelinde, 2007 genel seçimlerindeki başarısını (yüzde 47 oranını) koruyabilecek mi? Koruyabilir veya hatta ilerisine geçebilirse bu, Erdoğan hükümetinin davranışlarını, politikalarını ne yönde etkiyecek? Örneğin muhaliflerine (ve bu arada basına) karşı daha mı sertleşecek, yani daha  otoriter mi davranacak?
Yoksa alacağı “taze destek” ile, bir hayli ara verilen “reform süreci”ni yeniden başlatmak ve ileri adımlar atmak cesaretini gösterecek mi?
İşte şu anda dış dünyanın yarın seçim sandıklarından çıkacak olan sonuçla ilgili esas merak ettiği konu bu.
Tabii bizde olduğu gibi, yabancı çevrelerde de her iki olasılığı dikkate alanlar (ama ikincisinin hakikat olmasını ümit edenler) var.
Bu soruların fiilen yanıtını almak için herhalde fazla beklemek gerekmeyecek. Çünkü Türkiye’nin gündeminde, seçim sonrasında karar ve aksiyon bekleyen bir yığın iş var.
Türk kamuoyu gibi, dünya da hükümetin ve özellikle Başbakan’ın acil ekonomik önlemlerden siyasi reformlara ve yasal düzenlemelere ve de bazı dış politika sorunlarına kadar, çeşitli konularda ne gibi kararlar alacağını, bu yeni süreçte nasıl davranacağını ve ne gibi bir üslup kullanacağını merakla izleyecektir.

Çetrefil konular
SEÇİM sonrasında Türkiye, 6-7 Nisan’da Başkan Barack Obama’nın ziyareti ve BM Genel Sekreteri dahil, pek çok dünya liderinin katılımıyla gerçekleşecek olan Medeniyetler İttifakı Konferansı vesilesiyle dış dünyanın odak noktası olacaktır...
Türkiye’nin seçimleri izleyen günlerde üzerinde yoğunlaşacağı çetrefil konular da var. Örneğin Obama’nın ziyaretinden sonra “Ermeni soykırımı pürüzü”nün ortadan kaldırılıp kaldırılamayacağı gibi... Gene hemen seçimden sonra gündeme oturacak olan ve hükümeti çok meşgul edecek olan bir konu da PKK sorunu üzerindeki yeni gelişmeler ve bu bağlamda Erbil’deki konferanstır... Çok geçmeden Türkiye’nin AB ile ilişkileriyle bağlantılı olarak, Kıbrıs Rum kesimine liman ve havaalanlarını açma sorununa bir çözüm bulması gerekecektir...
Kısacası, seçim hayhuyundan sonra, aslında önümüzdeki haftadan itibaren, hükümetin ve tüm siyasi partilerin artık iç ve dış meselelere -yani esas işlere- dönmesi zamanı başlıyor.