Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       İTALYA düne kadar dost bildiğimiz bir ülke. İlişkilerimiz her alanda mükemmel sayılacak düzeyde. Ekonomiden savunmaya kadar çeşitli konularda sıkı temas ve işbirliği var. İtalyan hükümeti, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda şimdiye dek, diğer birçok ortaklarına oranla daha anlayışlı davrandı. Kıbrıs sorununda da - daha geçen yıl Dışişleri Bakanı Lamberto Dini'nin ağzından - adadaki iki ayrı varlığı kabul eden - gene diğer ortaklarından farklı - bir tutum aldı...
       Şimdi ne oldu da Türk - İtalyan ilişkileri sıkıntılı bir döneme (bazılarının deyişi ile krize) giriyor?
       Son günlerde sorun yaratan konu, "sürgündeki Kürt meclisi"nin Roma'da toplanmaya karar vermesi ve bazı İtalyan parlamenterlerinin gayreti ile gerçekleşen bu gösterinin, dost sayılan İtalyan hükümetince engellenmemesidir.
       İtalyan yetkililerinin argümanı şu: İtalyan yasalarına göre, suç işlemeyen herkes, görüşlerini ifade etmekte ve bazı etkinlikler düzenlemekte serbesttir... Dolayısı ile, bazı İtalyan milletvekillerinin katkısı ile "Kürt parlamenterleri"nin Roma'da bir toplantı yapması engellenemez...
       İtalyan resmi çevreleri, demokrasiyi ve ifade özgürlüğünü öne sürerek Roma'daki bu PKK yanlısı şov'a gözünü yumuyor. Hatta bunun kısmen İtalyan parlamentosunun içinde, yani İtalyan milletvekillerinin önünde, yapılmasını da normal karşılıyor.
       * * *
       PEKİ, resmi ağızların gösterdiği bu gerekçe ne kadar doğru? İtalyan yönetimini, Türkiye'nin tüm ricalarına ve uyarılarına rağmen, "dost Türkiye" aleyhindeki böyle bir olayın gerçekleşmesine izin vermesinin başka nedenleri yok mu?
       Tabii ki var. Roma'daki Büyükelçimiz İnal Batu'nun bu konudaki analizi, iki önemli faktöre ışık tutuyor.
       Bunlardan biri, iç politika ile ilintili. İtalyan Komünist Partisi, "Kürt davası"na ve şahsen Apo'ya yakın bir ilgi gösteriyor. Geçenlerde iki Komünist milletvekili Suriye'ye giderek PKK lideri ile görüştü. Ardından, "sürgündeki meclis"in İtalyan parlamentosunda toplanması kararı gündeme getirildi.
       Halen iktidarda bulunan Romano Prodi'nin merkez - sol hükümeti, Komünistlere bel bağlamış durumda. Özellikle bütçenin tartışıldığı şu günlerde. Diğer bir deyişle, yönetim şu sırada "Kürt parlamenterler"in Roma'ya gelmesini "mesele yapmaktan" çekiniyor.
       Diğer bir neden de, son zamanlarda İtalya'ya derme çatma teknelerle iltica eden Kürtlerin, İtalyan kamuoyunda yarattığı sempatidir. Bu insanların anlattıkları, medyada ve siyasal çevrelerde büyük ilgi görüyor. Türkiye'nin politikası eleştiriliyor. Roma'daki yabancı gözlemciler dahi, son zamanlarda Türk aleyhtarı bir kampanyanın başladığını ve bu arada Kürtler lehinde de bir havanın estiğini belirtiyorlar...
       * * *
       İTALYAN hükümetinin ve siyasal çevrelerinin farketmediği ve dikkate almadığı husus şu: "Sürgündeki Kürt parlamentosu", PKK yanlısı (hatta uzantısı) sayılan, hiçbir hukuki niteliği olmayan ve Türkiye'ye karşı çalışan bir kuruluştur. İtalya'nın böyle sahte bir kuruluşa ev sahipliği yapması ve aynı ittifakın içindeki bir ortağına ve dostuna karşı öylesine muzır bir faaliyete izin vermesi doğru mu?
       İtalyan dostlarımız örneğin Toscana'lıların veya herhangi bir ayrılıkçı grubun "Meclis" adı altında Türkiye'de veya başka dost bir ülkede ileri geri laf etmesini nasıl karşılardı acaba?..
       Üstelik bu işin bir de terör boyutu var. İtalyan yetkilileri, kendi topraklarında suç işlemeyenlere hareket serbestisi veriyor. Bunların Türkiye'de terör eylemlerine girişmeleri veya arka çıkmaları umurlarında değil. Hani terörizme karşı uluslararası dayanışma? İtalya'nın böyle bir anlayış göstermesi için terörün mutlaka kendi topraklarını da vurması mı gerekiyor? (Vaktiyle Fransa'da olduğu gibi)...
       * * *
       GERÇEK şu ki, PKK son zamanlarda strateji ve yöntem değiştererek siyasal yoldan Türkiye'ye karşı dünya çapında bir savaş açmış bulunuyor. Bu stratejinin amacı, gene İnal Batu'nun dediği gibi, Türkiye'yi İtalya'dan, hatta tüm Avrupa'dan koparmaktır. PKK bu amaçla - Roma gösterisinde de sergilendiği gibi - Rus'tan Rum'a, Yunan'dan Ermeni'ye kadar Türk karşıtı çeşitli güçlerle bir "şeytan ittifakı" kuruyor...
       Buna karşı ne yapmalı? Ankara, İtalya gibi ülkelerin bu davranışlarına nasıl karşılık vermeli?..
       Bir Türk yetkilisinin deyişi ile, Türk diplomasisi bir ikilem karşısında. Bunu, diğer bazı örnekleri ile birlikte incelemeye devam edeceğiz.





Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr