Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu bağlamda zihinleri meşgul eden ve objektif yanıt verilmesi gereken bir dizi soru var.Dün bunlardan birini ele almış ve İlerleme Raporundan sonraki en önemli gelişme olan aralık ayındaki Kopenhag zirvesinden nasıl bir karar çıkabileceğini incelemiştik.Şimdi merak edilen diğer bazı temel sorulara değinelim.AB Komisyonu İlerleme Raporu ile Türkiyeye haksızlık etti mi?Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi, rapor "artıları" ve "eksileri" ile bir bütün olarak değerlendirilmeli. Genelde rapor objektif tespitler yapıyor, ama bazı hususlarda (bu arada bazı sayılarda) hatalar, abartmalar da var. Aslında diğer ülkelerin çoğu da kendileri ile ilgili raporlardan yüzde yüz memnun değiller. Türkiye raporunda komisyon, son dönemde kaydedilen (ve gerçekten AByi de şaşırtan) ilerlemenin ışığında, daha anlayışlı ve özellikle tarih konusunda daha "endikatif" davranabilirdi. Raporu yazanlar bunu yapmamakla, bir ölçüde Türkiyeye haksızlık etmiş sayılabilir.Tarih konusu neden bu kadar önemli?AB "genişleme" politikasına bu yıl karar veriyor. 10 ülkenin üyeliği 2004te gerçekleşecek. Diğer iki aday (Bulgaristan ve Romanya) için üyelik tarihi olarak 2007 belirlenmiş durumda. Türkiye için üyelik müzakerelerinin de Kopenhag zirvesinde verilmesi önemli. 2004ten itibaren 10 yeni ülkenin katılımı ile, ABnin Türkiye için karar vermesi daha zorlaşabilir.Kopenhag zirvesi "son şans" mı?Son dönemde, "2002 sonuna kadar bir tarih alınmazsa, tren kaçar" lafı çok edildi. Kopenhag da "son şans" gibi gösterildi. Kuşkusuz kararın Kopenhagda çıkması fevkalade iyi olur. Ama bu gerçekleşmezse, "yol biter" demek de doğru değil. En azından Haziran 2003 zirvesine kadar zaman var. O zirve, Yunanistanın başkanlığı döneminde, Selanikte yapılacak. Türkiye ile müzakerelerin başlayacağı tarih (ki bu aynı yıl içinde olabilir) orada verilebilir.Yunanistanın başkanlığı kararı nasıl etkiler?Atina son zamanlarda Türkiyeye üyelik kapısının açılması lehinde bir tavır sergiledi. Ocak - Haziran 2003 döneminde Yunanistanın da desteği ile, Türkiyenin işi kolaylaşabilir. Hele o zamana kadar Kıbrıs konusunda ilerleme gerçekleşirse... Aksi halde, Yunanistan, başkanlık dönemini kendi çıkarları lehinde de kullanabilir.Türkiye şimdi öncelikle ne yapmalı?Hükümet, İlerleme Raporunun aksak veya hatalı bölümlerine karşı, sağlam bilgilere dayalı bir raporla karşılık vermeli ve bunu tüm ilgililere dağıtmalı.Siyasi partiler, seçim kampanyasında birbirlerini suçlayacaklarına, bir "ortak eylem"e geçmeli. Mesut Yılmazın önerdiği bir "ortak taahhütname"nin yayımlanması iyi olur. Ama AB ile yakından ilgilenen eski bir bakandan duyduğumuz şu öneriyi hemen yaşama geçirmekte büyük yarar var: Belli başlı partiler derhal bir delegeyi veya delegasyonu, Brüksel, Kopenhag ve diğer bazı merkezlere göndersin. AB çevreleri, seçimden sonra Türkiyenin gene AB yoluna devam etmek isteyip istemeyeceğini bilmiyor. Böyle bir temas kuşkularını giderecektir. Ancak bunun da (3 Kasım ile 13 Aralık arasındaki zamanın çok kısa olduğu dikkate alınırsa) seçimlerden sonra değil, hemen bugünlerde yapılması şart.Kopenhagdan umut var mı?Dün sözünü ettiğimiz "siyasal etkenler" ve Türkiyenin bastırması, en azından bu umutları canlı tutacaktır. Eğer "umut yok" deyip işi olacağa bırakırsak, Kopenhagdan beklediğimiz sonuç da elbet çıkmaz... skohen@milliyet.com.tr ABnin İlerleme Raporu, Türkiyede AB ile ilgili tartışmaları alevlendirdi ve kafaları yeniden karıştırdı. Sorun şimdi seçim kampanyasında giderek malzeme olarak kullanılıyor ve sert çıkışlara da konu oluyor.