ŞİMDİ soru şu: Suriye ne kadar samimidir?.. Diğer bir deyişle Hafız Esat yönetiminin yeni politikası Türkiye'yi oyalamak ve "uyutmak" mı, yoksa gerçekten Türkiye'nin isteklerini yerine getirip ilişkilerde yeni bir sayfa açmak mıdır?
Şam'dan Mısır'ın aracılığıyla gelen ve gerginliği yatıştıran mesajdan sonra, Ankara bunu anlamaya ve Suriye'nin gerçekten niyet ve davranış değişikliği içinde olup olmadığını teşhis etmeye çalışıyor.
Hafız Esat'ın mesajı şu bakımdan önemli: Suriye şimdiye kadar kendi topraklarında PKK'nın ve Apo'nun varlığını - adeta alay edercesine - inkar ediyordu. Türkiye'nin son sert çıkışı ve bu arada askeri müdahale uyarısı sonucunda, Şam şimdi gerçeği kabul ediyor. Ve de bu varlığa ve Türkiye aleyhindeki faaliyete izin vermeyeceği sözünü veriyor.
Böylece Suriye'nin 14 yıldır oynadığı oyun - şu anda sözde dahi olsa - son buluyor.
Bu, Türkiye'nin Mısır'a (ve İran'a) verdiği dosya ile birlikte, Hafız Esat yönetimine ilettiği temel şartları dikkate almak zorunda kaldığını gösteriyor.
Demek ki, Suriye'nin gerçekçi ve mantıklı davranması, uluslararası camianın - ve özellikle Arap dünyasının - Türkiye'nin yıllardır karşılaştığı vahim durumun farkına varması için Ankara'nın mutlaka bir "güç gösterisi"nde bulunması gerekiyormuş!..
* * *
SURİYE'nin son olarak sergilediği tavrın taktik bir manevra mı, yoksa gerçekten eskisinden farklı bir politikanın başlangıcı mı olduğu, şu anda Ankara'da ilgili çevrelerde değerlendiriliyor.
Üst düzey bir yetkilinin deyişi ile, "eğer Suriye gerçekten politikasını değiştirdi ise, sözünü en kısa zamanda yerine getirdiğini görmemiz gerekecek. Eğer terör odakları dibinden kurutulmazsa, yani PKK ve Apo hakkında verilen sözler yerine getirilmezse, o zaman bunun aldatmaca olduğu ortaya çıkacaktır".
Yani Ankara, Şam'dan gelen mesajdan sonra, Suriye'nin gereğini süratle yapmasını bekliyor.
Esat Yönetiminin "diyalog" önerisine gelince, Ankara'daki resmi çevrelerin görüşü şu:
- "Daha baştan, ön şart olarak, Suriye'nin PKK'ya karşı harekete geçmesi talep edildi. Bunun müzakere veya pazarlık konusu olacak bir yanı yoktur. Ancak bunun uygulanışı ve denetimi aşamasında, Türkiye ile Suriye arasında bazı temasların ve istişarelerin yapılması mümkündür. Suriye'nin sözünü yerine getirmeye başlamasından sonra herhalde o aşamaya geçilecektir. Fakat bu sadece ve sadece terörizmle mücadele alanında kurulacak olan bir diyalogdur. Buna su ve benzeri diğer sorunların dahil edilmesi söz konusu olamaz. Bizim açımızdan şu anda gündemde tek bir mesele vardır: O da Suriye'de PKK'nın varlığına son verilmesi. Diğer meseleler, ilerde başka bir çerçevede ele alınabilir"...
* * *
KUŞKUSUZ yeni süreçte en önemli husus, "denetleme"dir. Daha açık bir ifade ile, eskiden PKK'nın varlığını inkar eden Suriye bu kez de "artık Apo bizde değil, PKK'yı söküp attık" diyebilir.
Bunun doğruluğunu saptamak kolay değil, ama, şart. Türk makamları da bu konuda kararlı.
Gerçi arabuluculuk yapanlar - bu arada Mısır - "kefil" durumunda. Ama Ankara bunu da yeterli bulmuyor ve "etkin bir denetleme" mekanizmasının kurulmasını istiyor. Öyle bir mekanizma ki, hem şimdi verilen sözün yerine getirildiğine baksın, hem de ilerde bu varlığın "geri dönüş" yapıp yapmadığını gözetlesin...
Apo'nun şu anda Suriye'nin içinde mi, dışında mı olduğu tam belli değil. Resmi çevreler Suriye'den ayrılmış olabileceğini düşünüyor ama, "bu konuda bir teyid yok" diyor...
Öcalan'ın Suriye'den ayrılmış olması, kuşkusuz şartlardan birinin yerine gelmesi anlamına geleceği için, iki tarafı da rahatlatacaktır. Ancak Apo gerçekten başka bir ülkeye sığınmışsa, Türkiye için sorun bitmiş sayılmaz. Bu kez o ülke ile de uğraşmak gerekecektir...
Öylesine kompleks ve zor bir sorunun kısa sürede ve birkaç girişimle çözümlenmesi mümkün değil elbet. Zaman ve sabır lazım. Ve de tabii, akılcı politikalar...
Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr