Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Rusya'da Yeltsin'in "yılbaşı sürprizi" sonucunda Vladimir Putin'in başkanlık koltuğuna oturması üzerine yaptığımız ilk değerlendirmede şöyle bir tahminde bulunmuştuk: Rusya'nın "Güçlü Adamı" olmak yoluna giren Putin, içte daha merkeziyetçi ve otoriter bir sistem kuracak, dışta da daha milliyetçi ve bazen meydan okuyan bir çizgide yürüyecek... Yazının sonunda da Putin ile "iş yapmanın" Yeltsin dönemi kadar kolay olmayacağını belirtmiştik.
42 yaşındaki Rus liderinin işbaşına geçmesinden bu yana geçen iki hafta gibi kısa sürede, Rus politikasında gerçekten bazı önemli değişikliklerin tohumlarının atılmakta olduğuna ilişkin işaretler geliyor. Özellikle güvenlik ve dış ilişkiler alanında...
Putin yönetimi, Rusya'nın "arka bahçesi"ndeki etkinliğini yeniden kazanmasını sağlamak için bir dizi girişim planlıyor. Önümüzdeki günlerde Moskova'da önce Kafkasya, sonra Ortadoğu üzerinde konferanslar düzenlemeye hazırlanıyor.
* * *
RUS siyasetinde esas önemli bir değişikliğin sinyalini dün Putin'in yeni güvenlik doktrinini onayladığına ilişkin haberler vermiş bulunuyor.
Rus basınına göre, 21 sayfalık yeni doktrin, Yeltsin zamanında benimsenen ve 1997'de yayımlanan benzer bir belgedeki güvenlik konseptini değiştiriyor. Yeltsin döneminde, Rusya Batı ile yakınlaşma politikasını sürdürürken, Soğuk Savaşta'ki askeri stratejisini terk etmiş, örneğin nükleer gücüne öncelik vermekten vazgeçmiş ve NATO ile bir nevi ortaklık kurmuştu.
Putin'in onayladığı yeni doktrine göre, Rusya uluslararası bir krizde, gerek gördüğü takdirde, nükleer silahlarına sarılmakta tededdüt etmeyecektir. Aynı şekilde, yeni strateji Rusya'nın karşılaştığı bölücülük ve terörizm tehditlerine öncelik vermektedir.
* * *
RUSYA'da Soğuk Savaş'tan sonra ABD'nin dünyada tek Süper Güç olmasından ve Batı'nın SSCB'nin dağılmasının yarattığı boşluğu doldurmaya başlamasından rahatsızlık duyanlar çoktur. Aşırı milliyetçiler bir yana bırakılırsa dahi birçok Rus, Moskova'nın artık bu duruma son vermesini, özellikle hala büyük bir nükleer güç olduğunu hatırlatarak inisiyatifi yeniden ele almasını ve kendi bölgesinde kaybetmek üzere olduğu nüfuzunu yeniden kazanmasını istiyor.
Putin'in kafa yapısı ve niyetleri de bu doğrultudadır. Ne ilginçtir ki, Rus liderinin başkanlık koltuğuna vekaleten oturmasından sonra ilk "icraatı", Rusya'nın gücünü ve büyüklüğünü kanıtlamaya yönelik bu güvenlik ve dış politika atakları oldu. Putin herhalde Rus ordusunun Çeçenistan batağında debelendiği bir sırada bu yeni stratejinin, halkına daha çok moral vereceğini - ve bu arada mart seçimlerinde koltuğunu garantileyeceğini - umuyordur...
* * *
BU yeni politika düzenlemeleri Soğuk Savaş'a dönüşün de ilk belirtileri sayılabilir mi?
Sanmıyoruz. Putin bir bakıma Rusya'yı eski gücüne ve etkinliğine kavuşturmak istiyor ve bu amaçla daha atılgan ve hatta meydan okuyan davranışlarda bulunmayı da göze alıyor. Ama Rusya'nın gerçek gücünün (özellikle iç politikada ve ekonomide) ne olduğunu ve hareketlerinin sınırlarının nerede bittiğini pekala biliyordur.
Ancak, Moskova'nın izleyeceği yeni politika, son yıllarda görülen nispi rahatlamaya karşılık, yeni sürtüşmelere ve gerginliklere yol açabilir. Bunun da - özellikle kuzeyi ve güneyi ile - Kafkasya bölgesinde odaklanması çok olasıdır...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr