Sorun bitti mi? İki taraf ayrı ayrı "kendi yolunda" mı gidecek? Yani şimdiki durum (statüko) kalıcı mı olacak? Yoksa - hemen değilse bile, ileride - adanın birleşmesini amaçlayan inisiyatifler yeniden başlayacak mı?Rum tarafı için referandumdan sonra bugün gelinen noktada dahi "sorun bitmedi" ve de "bugünkü durum, çözüm değil". Dolayısı ile yeni bir müzakere süreci ve hatta ilerici bir referandum için yol açık...Kuşkusuz bu nokta üzerinde dahi Türk tarafının görüşü, Papadopulos yönetiminin pozisyonundan ayrılıyor. Gerek Ankaranın gerekse KKTCnin eğilimi, son kazanılan diplomatik ve psikolojik "zafer"in meyvelerini toplamak ve şimdiki fiili durumu Türk tarafının lehinde pekiştirmektir.Burada referandumun sonuçlarını Türk diplomasisinin büyük başarısı olarak kabul eden pek çok Rum - ve pek çok yabancı analist ve diplomat - var. Türkiye lehindeki bu övgüler Rum basınına da - en iyi imzaların kaleminden - yansıyor. Ama bu kesimin de fikri bu "işin bitmediği" ve "gerçek çözüm için" yeniden bir araya gelmenin gerekli olduğudur"...***İLK bakışta, iki taraf için de birleşmeye dayalı (veya Annan planı çerçevesinde) "çözüm gerçekten şart mı?" diye bir soru akla gelebilir. Alt tarafı KKTC şimdi ambargoların kalkması ve uluslararası destek sağlaması sayesinde daha sağlam ayakta kalabilecek... Kıbrıs Rum Cumhuriyeti de ABde yerini alacak, refah seviyesini daha da yükseltebilecek.Tabii ki, iki taraf ayrı varlıklarını sürdürebilirler. Zaten 30 yıldır sürdürüyorlar da... Ama bu durumun devamı iki taraf için de önemli sıkıntılar ve sakıncalar (hatta ciddi riskler de) yaratıyor. İki halk da, çözümün getireceği avantajlardan yoksun kalıyor. KKTCde olduğu gibi, Rum kesiminde de öyle düşünen çok insan var.Bu nedenle burada sadece Papadopulostan başlayarak resmi makamlar değil, muhalifler ve hatta "sokaktaki adam", referandumun sonucu "yolun sonu sayılmamalı" diyor. Ve de çözüm arayışının devam etmesini istiyor.Görüştüğümüz Rum yetkilileri "er geç (muhtemelen sonbaharda) yeni bir uluslararası inisiyatifin başlayacağını umduklarını söylüyorlar. Bu kez inisiyatifin ABden geleceğini tahmin ediyorlar...***BURADA saygın bir uluslararası düşünce kuruluşunun başında bulunan James Ker - Lindsayın bize dediği gibi, kimse uluslararası camianın (ABnin, BMnin, ABDnin) "bu işin peşini bırakacağını" veya "adanın ilelebet bölünmüş halde kalmasına göz yumacağını sanmasın"... Birkaç ay sonra, yeni bir süreç mutlaka başlatılacak, bu kez baskılar daha çok Rum tarafına yönelecek, ama Türk tarafının da "bir el vermesi" istenecek. Bu nedenle deneyimli İngiliz analisti "Türk tarafının her şey oldu, bitti havasına kapılmaması gerektiğini" söylüyor.Türk tarafının referandum vesilesi ile elde ettiği kazanımlarını koruması, bu konuda izleyeceği stratejiye bağlı... Açıkçası "ilelebet sürecek bir bölünme veya ayrılma"ya yönelik bir politika, ileride gene büyük sıkıntılar yaratır. Özellikle aralık ayında ABden müzakere tarihini bekleyen Türkiye için... Ve de yakın gelecekte ambargoların tümü ile kalkmasını ve hatta ABye (Rumlardan sonra kısa sürede) katılmayı çok arzulayan Kıbrıslı Türkler için...Dolayısı ile, Türk tarafının son kazandığı diplomatik başarıdan sonra da, "Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti" projesinin gerçekleşmesi için opsiyonları açık tutmasında büyük yarar vardır. Ancak bunun için de Rum tarafının "ohi" yanlışını telafi edecek ve gerçeklerle bağdaşacak ciddi bir tavır değişikliği göstermesi gerekir. Bu da "yollar tamamen ayrılmadan" ne kadar çabuk gerçekleşirse o kadar iyi olur... skohen@milliyet.com.tr KIBRISın iki kesiminde referandumla ilgili olarak olan oldu; şimdi "bundan sonra ne olacak" sorusunun tartışıldığı aşamaya girildi.