Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ayasofya’nın ibadete açılacağı haberinin açıklandığı geçen cuma gününden beri, bu tarihi karar politikacılardan hukukçulara, tarihçilerden yazarlara ve sıradan vatandaşa kadar, Türk toplumumun çeşitli kesimlerinde hararetle tartışılıyor.

Konunun özellikle hukuki ve siyasal yönleri üzerindeki bu tartışmalar devam ededursun, biz burada, her zamanki gibi, olayın Türk dış politikası açısından önemini ve olası etkilerini incelemeye çalışacağız.

Karara uluslararası camianın geniş bir kesiminden olumsuz ve sert tepkilerin gelmesi bir sürpriz değil. Ankara’nın haftalar önce bu yönde ilk adımını atmasından hemen sonra çeşitli ülkelerden ve kurumlardan uyarıcı sesler yükselmeye başladı. Kararın ilanından beri de bu sesler daha yüksek tonda, bir koro halinde yankılanmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Bu eleştirilerin ve kınamaların Batı’dan geldiği söylemi, aslında gerçeğin sadece bir kısmını yansıtıyor. Tepkiler Avrupa ülkelerinden, ABD’den olduğu gibi, Rusya’dan da geliyor. Bu sesler Kiliseler’den olduğu kadar, devlet yönetimlerinden de yükseliyor.

Karara tepki gösterenlerin önemli bir kısmı, uluslararası platformda güçlü ve etkin aktörlerdir. Türkiye’nin dış ilişkilerinde, diplomasiden ekonomiye, turizmden bilim ve teknolojiye kadar birçok alanda bu ülkelerin çok önemli yeri vardır. Dolayısıyla, Türkiye’de iş başındaki hükümetler bu ülkelerle iyi ilişkiler içinde olmaya hep özen göstermişlerdir.

Yol haritası

Ayasofya ile ilgili karar bu ilişkileri ne kadar etkileyecek?

Kuşkusuz iktidar, dış dünyadan böyle tepkiler geleceğini hesaba katarak ve bazı riskleri de göze alarak, bir yol haritası çizmiştir. Bu strateji belirlenirken, tabii ki egemenlik hakkı, halkın iradesi gibi faktörler de göz önünde tutulmuştur.

Ancak bu karara karşı çıkan devletlerin Türkiye’yi örneğin yaptırımlarla cezalandırmaya kalkışacaklarına pek ihtimal verilmiyor. Bu ülkelerin Türkiye’yi bu yüzden büsbütün kaybetmek istemeyecekleri varsayılıyor.

Açıkçası, iktidar, gerek bu düşüncenin gerekse Türkiye’nin son zamanlarda çeşitli alanlarda artan gücünün ve nüfuzunun verdiği özgüvenle, attığı bu adımda da kararlılığını gösteriyor.

Haberin Devamı

Oldu da bitti...

Cumhurbaş-kanı Erdoğan’ın kararla ilgili konuşmalarında, dış tepkilere değinirken, bunların hiçbirinin “kıymeti harbiyesi”nin olmadığını vurgulaması bu özgüvenin de bir göstergesidir.

Kararla ilgili yurt içinde ve dışında yapılmakta olan tartışmalar, gösterilen tepkiler, aslında şu gerçeği değiştirmiyor: Ankara için konu kapanmış, olan olmuş

ve bitmiştir. Bu noktadan sonra Türkiye’nin geri adım atması söz konusu olmadığına göre, uluslararası toplumun da, Türkiye’nin de pragmatik yoldan meseleye yaklaşması gerekir.

Evet, dış dünya bu yüzden Türkiye ile bağlarını koparmayacaktır. Ama ilişkilerin devamı ve gelişmesi için karşılıklı anlayış şarttır; Türkiye’nin dışarıdaki imajı ve etkinliği önemlidir. Bugünün dünyasında özellikle küresel aktör olmak isteyen bir ülkenin herkese meydan okuyan bir tavır alması düşünülemez.

Jest zamanı

Akılcı bir strateji, Ayasofya olayının bir krize yol açmadan, bir fırsat olarak kullanılmasını gerektirir.

Haberin Devamı

İbadete açıldıktan sonra da Ayasofya farklı dinlerin ve kültürlerin bir arada varlık gösterdiği bir yakınlaşma sembolü haline getirilebilir.

Geçmişte eski İspanya Başbakanı Gonzales ile birlikte medeniyetlerin yakınlaşması hareketinin önderliğini yapan Erdoğan, son zamanlarda sönmeye yüz tutan bu fikri tekrar canlandırmak için önemli bir hamle yapabilir. Ayasofya’nın böyle bir sembol olması yapılmakta olan eleştirileri arka plana itecektir.

Bu arada Cumhur-başkanı’nın bir başka jest yapması da isabetli olacaktır. Yazar Nagehan Alçı’nın “Haber Türk”te geçen haftaki bir yazısında ortaya attığı bir fikir, umarız Ankara’nın gündemine gelir. Fikir, Türkiye’nin Heybeliada’daki Ortodoks Ruhban Okulu’nun nihayet açılmasına izin verilmesiyle ilgili. Bu konuda harekete geçmenin tam zamanıdır.

Bu tür jestler ve uzlaşıcı davranışlar, Ayasofya olayının bir sorun değil, bir fırsat olmasına yardımcı olabilir...