Bu sonuç, Kıbrıs Türk'ünün tam bir yıl önce Annan Planı üzerindeki referandumda sergilediği tavrın ve umutların -son zamanlarda duyulan bazı düş kırıklıklarına rağmen- bir nevi teyidi de sayılır.Mehmet Ali Talat'ı rakiplerini ilk turda yenip cumhurbaşkanlığı mevkiine getiren de, işte KKTC'de o referandum ile açıkça ortaya çıkan bu değişim havasıdır.Talat şimdi halkın önemli bir kesiminin paylaştığı vizyonunu yaşama geçirme sorumluluğunu -bu kez cumhurbaşkanı ve müzakereci sıfatı ile- üstlenmiş bulunuyor.* * *Bu misyonu yarım yüzyıldır Kıbrıs'a her yönü ile damgasını vuran, KKTC'nin 22 yıllık tarihinde (6 kez üst üste başkan seçilerek) kesintisiz iktidarda kalan Rauf Denktaş gibi bir "dev"den sonra yürütmek hiç de kolay değil.Kendisine muhalif Türkleri bir yana bırakalım, ona "düşman" olan Rumlar ve yıllar boyunca kendisine muhatap olup, kendisini beğenmeyen çeşitli uluslara mensup devlet adamları ve diplomatlar da, Denktaş'ın "büyüklüğünü" teslim ediyorlar. Onun "üstün vasıfları" saymakla bitmez: Mücadeleci, cesur, usta müzakereci, büyük taktisyen, etkileyici hatip, karizmatik, esprili, vesaire...Ne yazık ki "efsane lider"in son dönemde bütün bu niteliklerine rağmen, popülaritesine gölge düşmüştür. Özellikle Annan Planı'nın ortaya çıkmasından sonraki dönemde sergilediği tavır, Kıbrıs halkının (önemli kesiminin) eğilimine ve beklentilerine ters düşmüştür. Ayrıca Türkiye'de de Denktaş'ın tutumu ve manevraları tepkilere yol açmıştır.Bunun nedenini Denktaş'a olan sempatinin azalmasında değil, onun savunduğu görüşlerin artık günün şartlarına, uluslararası konjonktüre ve toplumsal değişime uymamasında aramak lazım. Denktaş'ın fikirleri (kaygıları ile birlikte) daha çok "geçmişe" endekse kalmış, "geleceğe" yönelik yeni bir vizyon geliştirememiştir. Referandumdaki başarısızlığının nedeni buydu. Eğer bu kez de cumhurbaşkanlığına adaylığını koysaydı, büyük olasılıkla benzer bir sonuçla karşılaşacaktı. Bu bakımdan "zamanında" çekilmekle, bir kez daha zekâsını kanıtlamıştır...* * *Görevinden ayrıldıktan ve bu yaştan (81) sonra, siyasette daha ne yapabilir, demeyin... Denktaş'ı zinde tutan "milli davaya hizmet aşkı ve hırsıdır"... Bu onun günlük yaşamının bir parçası olmuştur.Rauf Denktaş artık "iktidar"da değil; ama siyasette hâlâ "muktedir"!.. Nitekim daha şimdiden birtakım uyarılarda ve tavsiyelerde bulunmaya başladı bile. ("Milliyet"te geçen gün manşet haberde özetlenen tavsiyeleri, sadece KKTC'ye değil, Türkiye'ye de hitap eden "on emir" niteliğinde)...Şimdiye kadar esnek bir politika izleyen Talat'ın, deneyimli selefine kulak vermesi kuşkusuz yararlı olur. Ancak Denktaş da seçim sonucunun halkın değişim arzusu bağlamındaki mesajını da dikkate almalı, halefini (ve de Ankara'yı) sıkıntıya sokacak davranışlardan sakınmalıdır.* * *Talat'ın esas işi çözüm arayışlarını başlatmak ve Kıbrıs Türklerini rahatlatacak adımları atmaktır. Oldukça zor, çok çaba ve sabır isteyen bir iş...Talat'ın başarıya ulaşması, seçiminden memnun olduğunu beyan eden tüm çevrelerin, tavırlarını ona göre ayarlamasına bağlı. Yani Papadopulos yönetimine, AB'ye, ABD'ye ve BM'ye şimdi Talat ile "yeni bir başlangıç" gerçekleştirmek sorumluluğu düşüyor. Bununla ilgili olasılıkları yarın inceleyeceğiz. skohen@milliyet.com.tr KKTC'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucu, halkın çoğunluğunun hâlâ Rum tarafı ile birleşmeye ve AB'ye katılmaya yönelik bir çözümden yana olduğunu ortaya koydu.