PKK’nın Kuzey Irak’tan yönlendirdiği saldırıları önlemek için “ne yapmalı” sorusuna verilen yanıtlardan biri de, sınır boyunca Irak toprakları içinde bir “tampon bölge”nin kurulması yönündedir.
Böyle bir tampon bölgenin terör eylemlerini sonlandırmayı ve PKK’nın kökünü kurutmayı ne ölçüde sağlayacağını tartışmadan önce, bunun “kurulmasının mümkün olup olmadığını” sormak gerek.
Konuyu değerlendirirken, diğer ülkelerin deneyimlerine ve uluslararası uygulamalara bakmakta yarar var.
Genelde tampon bölgeler iki şekilde kuruluyor: Birincisi aynı sınırı paylaşan ülkelerin kendi mutabakatı ile veya uluslararası bir karar veya anlaşma ile (BM çerçevesinde) kurulan tampon bölge... İkincisi ise, kendisini tehdit altında hisseden ülkelerin, düşman grupların üslendiği bir komşu ülkenin topraklarında, “tek yanlı” bir müdahale ile oluşturduğu tampon bölge...
Dünyadan örnekler
Birinci kategorideki tampon bölgenin meşruiyeti ve egemenlik haklarına uygunluğu pek tartışılmaz. Bu, kolaylıkla uluslararası destek de görür. Bunun pek çok örneklerinden biri, Kıbrıs’ta BM’ye bağlı uluslararası barış gücünün (UNFICYP) kontrol ettiği tampon bölgedir.
İkinci kategorideki tampon bölge, güce dayanılarak tek yanlı bir kararla oluşturulduğu için, çoğu zaman ters tepmektedir. Örneğin, İsrail’in 1980’lerde ve 1990’larda, son olarak da 2 yıl önce Lübnan’da kurduğu, fakat sonuç alamadan terk etmek zorunda kaldığı tampon bölgeler gibi. Nihayet bunun son örneği de, Rusya’nın Gürcistan’da kurduğu ve uluslararası baskılar altında önceki gün çekilmek zorunda kaldığı tampon bölgedir...
Tek yanlı olursa...
Şimdi gelelim bizdeki tampon bölge tartışmasına.
Bunun doğrusu -eğer olacaksa- “karşılıklı mutabakat”la gerçekleşmesidir. Bunun için de Irak merkezi hükümetinin, Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimin ve özellikle ABD’nin onayını ve işbirliğini sağlamak gerek.
Bu üç kaynaktan gelen işaretler, açıkçası olumlu değil. Irak yetkilileri ve Kürt makamları bunu kendi egemenliklerine karşı bir “müdahale” olarak görüyorlar. Bu tavırları değişebilir mi? Diplomatik çabalarla, teröre karşı mücadele için böyle bir işbirliğinin kurulması sağlanabilir mi? Bilmiyoruz. Ama, böyle bir mutabakat olmazsa, Ankara’nın tek yanlı bir kararla Irak topraklarına girip bir tampon bölge kurması, -Türkiye’de birçok deneyimli diplomatın ve politikacının da belirttiği gibi- çok sakıncalı sonuçlar yaratacaktır.
Karşılanacak zorluklar özetle şöyle:
1. Teknik olarak bu dağlık bölgede oldukça uzun ve geniş (400 km uzunluktan, 35 km genişlikten söz ediliyor) bir tampon bölgenin kurulması çok zor. Bunu Genelkurmay 2. Başkanı da açıkça söyledi.
2. Irak’ta merkezi ve bölgesel makamların ve de yerel halkın desteği olmadan kurulacak bir tampon bölgenin hasım bir ortamla karşılaşması ve PKK’nın dışında başka unsurlarla uğraşmak zorunda kalması tehlikesi vardır.
3. Mehmetçik bu kez komşu ülkenin topraklarında yer ve süre açısından “ucu açık” bir savaşı sürdürmek zorunda kalacaktır.
4. Türkiye daha yoğun uluslararası baskılar altına girecektir...
Mutabakat sağlanırsa...
Kısacası, Kuzey Irak’ta kurulacak bir tampon bölgenin beklenen sonucu vermesi, ancak karşılıklı mutabakat ve işbirliği sağlanması ile mümkündür.
Tek yanlı olarak ve ilgili tarafların (ve uluslararası camianın) muhalefetine rağmen böyle bir harekete geçilmesinin taşıdığı sakıncalar ve riskler epey yüksektir.