KONU tartışılsın, mı, tartışılmasın mı?
Şu anda bu tartışılıyor!..
Konu, "ulusal güvenlik kavramı" ile ilgili ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın ANAP kongresindeki konuşması ile gündeme oturdu.
Yılmaz'ın "artık tartışılsın" dediği konu etrafında açılan tartışma şimdilik özünden çok, meselenin neden şu sırada gündeme getirildiği, bununla neyin hedeflendiği, bunun gerçekten zamanının olup olmadığı gibi sorular üzerinde odaklanıyor.
Kimine göre, Yılmaz bu konuyu kendi başarısızlıklarını, hatta yolsuzluk suçlamalarını örtbas etmek için ortaya atmış olmalı... Kimine göre, ANAP lideri bir manevra çeviriyor olsa gerek: Eğer bu fikrinde samimi olsaydı, daha önce bunu kanıtlardı...
* * *
BİZ bu "tali tartışmalar"ı bir yana bırakıp, konunun özüne bakalım.
Türkiye'de oldukça duyarlı bir konu olan ulusal güvenlik kavramının ilk kez bir parti kurultayında ele alınıp kamuoyunun dikkatine sunulması, önemli bir olay. Bu bağlamda böyle bir konunun tartışılmasının gerekli veya doğru olup olmadığının tartışılmasını yadırgamamak lazım...
Ulusal güvenlik, oldukça muğlak ve çok boyutlu bir kavramdır. Bu nedenle Türkiye'de zaman zaman bu iki sözcük önemli kararların alınmasında veya yeni stratejilerin belirlenmesinde, kafaları karıştıran tartışmalara yol açmıştır.
Ulusal güvenlik kavramının genelde iç veya dış "tehditler" ile ilintili olması, kapsamının bir yelpazeye yayılması, sadece askeri değil, siyasal, sosyal, ekonomik boyutlar içermesi, bazen yanlış değerlendirmelere ve görüş ayrılıklarına yol açıyor.
Bu bakımdan şimdi ulusal güvenlik kavramının açıklığa kavuşturulması yararlı bir egzersiz olacaktır.
Ancak bunun gene temeldeki görüş farklılıkları nedeni ile kolay olmayacağı da bir gerçek. Nitekim bu tartışmanın yapılması veya yapılmaması konusundaki tartışmada dahi bu farklılıklar ve çelişkiler açıkça ortaya çıkıyor.
* * *
KONUYU ortaya atan Mesut Yılmaz'ın kendi partisi içinde bile durum aynıdır. Dün partinin dış politika ve güvenlik konularında uzman iki önde gelen mensubu ile yaptığımız söyleşiler, bu konudaki görüşlerinin taban tabana zıt olduğunu ortaya koymuştur.
Bülent Akarcalı'ya göre, ulusal güvenlik kavramının "siyaseten tartışılması, hukuken ve resmen de sınırlarının belirlenmesi" artık bir ihtiyaçtır. Bu tartışma kesinlikle askere yönelik bir hareket olarak yorumlanmamalıdır. Tartışmalar, sonunda bu kavramın neleri kapsadığını veya kapsamadığını ortaya koyacak ve yersiz münakaşaları ve yanlış anlamaları önleyecektir.
Adının açıklanmasını istemeyen diğer ANAP'lı uzmana göre ise, şu sırada böyle bir tartışma, risklidir. Prensipte demokrasilerde bunlar konuşulur, ama oralarda da bunun sınırları vardır. Türkiye gibi tehditler ve baskılarla karşılaşan bir ülkede hele bu kritik dönemde böyle bir tartışma, zararlı sonuçlar verebilir...
Görüşler öylesine farklı, hatta zıt da olsa, bu tartışmalardan çekinmemek lazım.