Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       CUMHURBAŞKANI Süleyman Demirel'e göre, ABD, Sudan ve Afganistan'ı, Nairobi ve Dar es Salam'daki elçiliklerini hedef alan son terör eylemlerine karşı bir "misilleme" olarak vurdu. Bunu bir de, kendi kamuoyunu tatmin etme bağlamında, "biz varız" mesajını vermek için yaptı.
Peki olayın Monica Lewinsky ile ilintisi olabilir mi? Dün Ulus'taki evinde "Milliyet" yazarları ile sohbeti sırasında Demirel bu soruya karşılık "New York Times öyle yazıyormuş" demekle yetindi...
Cumhurbaşkanı, "ABD bu iki ülkeye füze saldırısında bulunmakta haklı mı, haksız mı, bu tür operasyonlar sonuç verir mi, vermez mi" şeklindeki sorularımızı direkt yanıtlamaktansa, konuyu uluslararası terörizm çerçevesinde değerlendirmeyi tercih etti.
Aslında Demirel, terör sorunu ile en çok karşılaşan bir ülkenin lideri olarak, son yıllarda her fırsatta uluslararası terörizme karşı uluslararası dayanışma ve işbirliğini savunmuştur. "Henüz 2 yıl önce bu amaçla Şarm el Şeyh'te yapılan uluslararası konferansa katıldık" diyen Demirel, orada ve diğer benzer forumlarda, teröre karşı bir cephe oluşturulmasına çalışıldığını hatırlatıyor. "Ama, ne yazık ki uygulama yok" diye ilave ediyor...
Bu durumda, "ülkeler kendi menfaatlerine göre hareket ediyorlar. Bu fevkalade yanlıştır. Ancak kimin canı yanıyorsa, o ülke bu mücadeleyi (kendi başına) yürütmek zorunda kalıyor"...
Demirel Türkiye'nin PKK ile mücadelesini de bu çerçevede değerlendiriyor ve bazı yakın komşuların teröre destek verdiklerini, bu nedenle Türkiye'nin de bizzat gerekli önlemleri aldığını hatırlatıyor.
Kuzey Irak'taki PKK üslerine karşı girişilen operasyonlar bunun bir örneğidir.
* * *
BAŞKAN Clinton Sudan - Afganistan operasyonundan sonra, Demirel'i (diğer bazı dünya liderlerine yaptığı gibi) telefonla aramadı; ama bunun gerekçelerini anlatan bir mesaj yolladı.
Gerekçeler malum. Clinton önceki gece TV konuşmasında da açıkladı: ABD kendisini hedef alan terör eylemlerini karşılıksız ve cezasız bırakamaz. Kaldı ki, aynı odakların, yeni eylemlere girişeceği saptanmıştır. Dolayısı ile, Sudan ve Afganistan'a karşı girişilen füze saldırısının amacı, bu ülkelerde üslendiği düşünülen bu terör yuvalarını ortadan kaldırmak veya caydırmaktır...
ABD (veya başka bir ülke) terörle mücadele gerekçesi ile, teröristleri koruduğu veya desteklediği sanılan diğer bir egemen ülkeyi vurmak hakkına sahip mi?
Bu, işin hukuki yanıdır. Ve de, ötedenberi hararetli bir tartışma konusudur. Böyle bir müdahaleyi "öz savunma" hakkı çerçevesinde görenler var. Her ülkenin böyle bir gerekçe ile saldırıda bulunması halinde, dünyada barış ve huzur kalmayacağını savunanlar da var...
Daha önce Türkiye dahil, birçok ülkenin "terörizmle mücadelede sınır ötesi operasyonları"nın lehinde ve aleyhinde öne sürülen görüşler (ve de suçlamalar) şimdi ABD'nin Sudan ve Afganistan'ı vurması konusunda da tekrarlanıyor.
* * *
İŞİN bir de pratik yanı var: Bu tür operasyonlar, gerçekten terör odaklarını ortadan kaldırır veya en azından caydırıcı bir etki yapar mı?
Bunda bir genellemeye gitmek yanlış sonuçlara yol açabilir. Bu bağlamda olayları tek tek ("case by case") değerlendirmek daha doğru olur.
Clinton'un, Nairobi ve Dar es Salam'daki ABD elçiliklerine karşı girişilen terör eylemine karşı, Sudan ve Afganistan'ı vurma kararında gerçek amaç - eğer seks skandalını unutturmak değil de - şüphelenilen terör yuvalarını yok etmek ve bu tür eylemleri sürdüreceklerini söyleyenleri caydırmak ise, bunun ne ölçüde gerçekleşebileceği sorulmaya değer.
Doğrusu bu operasyonun ters sonuç vermesi, yani terörü kızıştırması tehlikesi vardır.
Nitekim ABD de böyle bir tehdit sezdiği için, güvenlik önlemlerini sıklaştırıyor. Ve de yeni eylemlerin yanıtsız bırakılmayacağı uyarısında bulunuyor. Bu ise, karşılıklı bir "misilleme zinciri" yaratabilir.
Görünen odur ki, "Soğuk Savaş"tan kurtulan dünya şimdi bir "terör savaşı" dönemine giriyor...




Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr