Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sami Kohen

SAHİ, olayı unutmuştuk!
Peru'nun başkenti Lima'da, 17 Aralık 1996'da Japon Elçiliği'ni basan teröristlerin, hala rehin tuttuğu 72 kişinin akıbeti, son zamanlarda uluslararası medyaya bile haber olmuyordu artık...
Ta ki, önceki akşam, elçiliğe karşı bir operasyon düzenlenip rehineler kurtarılıncaya - ve teröristler öldürülünceye - kadar...
Bu dramatik olayın "mutlu son" ile noktalanması için, Japon ve Perulu rehinelerin tam 126 gün beklemesi gerekti.
Dile kolay! Bir elçilik binasında teröristlerin silahlarının gölgesinde, dehşet ve korku içinde geçen 126 gün ve gece...
Rehineler bu süre zarfında çile doldururken, Peru Cumhurbaşkanı Alberto Fujimori de bu zamanı, kah krizi barışçı yollardan halletmeye çalışarak, kah da olası bir harekat hazırlıklarını yaparak geçirdi.
Sonunda Başkan Fujimori zamanı ustaca değerlendirerek, "sürpriz unsuru"nu kullandı. Teröristlerin hiç beklemediği - ve dünya kamuoyunun da olayı nerede ise unuttuğu - bir sırada, askeri operasyonu gerçekleştirdi.
Japon kökenli Peru liderinin başarısı, herhalde terörizmle mücadele konusundaki araştırmalarda ve literatürde, örnek olarak gösterilecektir...
* * *
HER şeyden önce "Tupac Amaru Devrimci Hareketi" (MRTA) adlı örgütün bu eylemi, tüm teröristlere bir ders olmalıdır.
Bu deneyim bir kez daha gösterdi ki, terörle hiçbir yere varılmaz. Şiddet kamuoyunda destek görmediği gibi, karşı şiddete de yol açar. Bu mücadelede eninde sonunda kaybeden, gene teröristlerdir.
Peru bunun tecrübesini daha önce "Aydınlık Yol" adlı örgütün elebaşlarının öldürülmesi veya yakalanması ile geçirmişti. Ondan daha aşırı bir grup olan MRTA'nın gözü dönmüş eylemcileri, aynı deneyimi yaşamaya kalkıştılar, ve sonunda bunu hayatları ile ödediler.
Bu olaydan çıkarılacak diğer sonuçları şöyle özetleyebiliriz:
* Fujimori, - terörle karşılaşan herhangi bir ülkenin lideri gibi - teröristlere boyun eğilemeyeceği prensibinden hareket etti. MRTA'nın başlıca şartı, daha önceki eylemlerinden ötürü hapsedilenlerin salıverilmesi idi. Hükümet bunu kabul edemezdi. Ettiği anda, teröre boyun eğmiş ve yeni eylemlere kapıyı açık tutmuş olurdu...
* Peru lideri, esnek davrandı ve teröristlerle önce dolaylı, sonra direkt temasa geçti. Eğer tedhişçiler "yoldaş"larının salıverilmesinde ısrar etmeselerdi, bu iş çoktan biterdi. Fujimori "eylemcilerle görüşmeye yanaşmadı" gibi bir suçlamaya hedef olamaz...
* Elçiliğe karşı girişilen operasyon, haftalarca süren bir hazırlığın eseridir. Bu tür baskınların, rehinelerin hayatı tehlikeye sokulmadan gerçekleştirilmesi çok önemlidir. Fujimori bunu başardı. Aksi halde, özellikle Japonya'dan gelecek tepkiyi bir düşünün...
* MRTA'nın eylemi, halkın infialine yol açtı. Fujimori'nin kararlı tavrı çoğunluğun desteğini kazandı. Nitekim şimdi Peru lideri bu olaydan güçlenmiş olarak çıkmış bulunuyor.
* Bu olay şu gerçeği unutturmamalıdır: Şiddet eylemleri başarısızlığa mahkumdur. Ama şiddet ortamını yaratan da, siyasal, ekonomik ve sosyal ortamdır. Latin Amerika ülkelerinin - ve Peru'nun - teröre sık sık sahne olmasının nedeni de budur.
Gerçi 7 yıldır iktidarda bulunan Fujimori, Peru'nun yaşam koşullarını düzeltmekte önemli başarılar kazanmıştır
(Örnek: Enflasyon yüzde 7 binden yüzde 15'e inmiştir). Ama siyasal ve sosyal düzen hala bozuktur.
Tabii bu sorunları halletmenin yolu, eli silahlı militanların şiddete başvurması değildir. Şimdi Fujimori, bu başarısından sonra, bunun normal, demokratik yollardan da gerçekleşebileceğini kanıtlamalıdır.