Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DÜNYA son günlerde farklı kaynaklardan gelen, fakat aynı yöntemleri kullanan yeni bir terör kampanyasına sahne oldu.
Bu eylemlerden birinin merkezi Yunanistan, diğeri de Yemen...
İkisinin ortak yanı, terör “silahı” veya enstrümanı olarak “bombalı paketler”in kullanılmasıdır.
Diğer bir ortak özellik de, bu eylemlerin hedefinin kendi ülkelerinin sınırlarını aşması, Avrupa’ya, ABD’ye kadar uzanmasıdır.
Buna karşılık, Yunanistan kaynaklı bombalı paket kampanyasının özelliği “milli” nitelikte olması, Yemen merkezli eylemin ise, daha “uluslararası” bir karakter taşımasıdır.
Farklı amaç ve hedeflerine karşın, bu terör eylemcilerinin hemen hemen aynı günlerde aynı yöntemlere başvurmaları, yani seçtikleri adreslere kargo uçaklarıyla bombalı paketler göndermeleri, ilginç bir rastlantı...
Bu alışılagelen terör saldırılarından farklı bir metot da olsa, sonuçta bütün dünyayı kaygılandırmaya ve telaşlandırmaya yetiyor.
Uluslararası ulaşımın günlük yoğun hareketliliği içinde, hangi paketin veya zarfın bombalı olduğunu kestirmenin zorluğu düşünüldüğünde, insanların -ve özellikle liderlerin- bu huzursuzluk ve korkularını kolayca anlamak mümkün.

Erken uyarı sayesinde...
TERÖRÜN bu cinsi ile mücadele erken uyarı ve sıkı güvenlik önlemleri başta olmak üzere, yeni yöntemlere başvurulmasını gerektiriyor.
Yemen’den Chicago’ya kargo uçağıyla gönderilen iki paketin -biri Dubai’de, diğeri İngiltere’de- tespit edilip etkisiz hale getirilmesi, işte etkin güvenlik denetimi ve istihbarat işbirliği sayesinde mümkün oldu.
Bu arada İngilizlerin patlamaya tam 17 dakika kala bu bombalardan birini etkisizleştirdiği haberinin Fransız İçişleri Bakanı tarafından Paris’te açıklanmış olması da, oldukça anlamlıdır.
Yemen’deki bu tertibin, El Kaide’nin işi olduğu saptandı. Yemen bu örgütün benzer eylemlerinin önemli bir merkezi. Ülkedeki siyasal boşluk ve kargaşa, bu tür faaliyet için oldukça müsait. El kaide bu ülkeden dünyanın çeşitli yerlerine yönelik terör eylemlerini rahatça gerçekleştirebiliyor.
Yunanistan’daki eylemin amacı ve mahiyeti ise bundan farklı. Atina’dan Sarkozy’ye, Merkel’e ve Berlusconi’ye bombalı zarflar gönderen Yunanlılar, bu ülkede son zamanlarda ortaya çıkan “neo-anarşistler”dir. Bunlar kurulu düzene karşı öfke duyan, umutlarını yitirmiş olan gençlerdir.
Bu son olayda yakalanan iki genç de (biri 22, diğeri 24 yaşında) üniversite öğrencisi.

Öfkeli ve umutsuz
NEO-ANARŞİSTLER iki yıl önce, bir Yunan polisinin 16 yaşındaki bir genci öldürmesinden sonra, Atina ve Selanik’te arabaları ve dükkânları yıkıp yakmakla kendilerini belli etmişlerdi.
Bunlar, daha önce Yunanistan’da şiddete başvuran “17 Kasım” gibi solcu örgütlerden farklı.
Yunanistan’ın önde gelen terör uzmanlarından Vasili Karidis’e göre “Bu anarşist gençlerin belirli bir ideolojileri yok. Mevcut düzene karşı öfkelidirler. Ayrıca kendi geleceklerinden de umutsuzdurlar. Bu yüzden her şeyi yıkmak istiyorlar...”
Yunanistan’ın halen içinde bulunduğu kriz ortamı, onların bu dürtüsünü ve hırslarını büsbütün kamçılıyor. Ne var ki, Yunanlı analistlere göre, bu mücadele yöntemleri, onları halktan büsbütün uzaklaştırıyor.
Avrupalı liderlere bombalı zarflar göndermeye gelince; evet, bu sayede Yunanlı anarşistler kendilerinden bütün dünyada söz ettirmeyi başardılar. Ama o kadar...