ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın İstanbul’da Türk liderleriyle yaptığı görüşmeler ve açıklamalar, iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bazı boyutların yer almakta olduğunu ortaya koyuyor.
Bu boyutlardan biri ikili ilişkilerin farklı işbirliği alanlarıyla çeşitlendirilmesi ve genişletilmesiyle ilgili.
Diğer boyut ise, bölgemizdeki son olayların yeni bir işbirliği fırsatı olarak değerlendirilmesidir.
İkili ilişkilerin geleneksel siyasi ve güvenlik işbirliği kapsamının dışında, ekonomiden eğitime kadar çeşitli alanlara da yayılması fikri, öteden beri gündemdedir. Gerçekten Türk-Amerikan ilişkilerinin günümüzün koşullarına uyması için, ticaret ve yatırım hacminin şimdiki önemsiz seviyelerin çok üstüne çıkarılması, eğitimde, teknolojide daha sıkı bağların kurulması, kültürel ve sosyal temasların yoğunlaştırılması gerekir.
Hillary Clinton’ın beyanlarından şimdi ilişkilerin böyle bir aşamaya sokulmasının hedeflendiği anlaşılıyor.
Kuşkusuz bunun gerçekleşmesi için, iş çevrelerinin, girişimcilerin, üniversitelerin ve sivil toplum kesiminin aktif desteğinin sağlanması şart. Şimdi bu yönde karşılıklı isteğin ve çabanın mevcut olduğu görülüyor.
Bölgesel sorunlar
Yakın geçmişte Ortadoğu’daki olaylar -özellikle Irak’ın işgali ve İran nükleer krizi- Türk-Amerikan ilişkilerinde ciddi anlaşmazlıklar ve pürüzler yaratmıştı.
Bayan Clinton’a göre “her zaman taktik konusunda mutabakat olmayabilir, ama farklılıklar yumuşatılmış bulunuyor... İran konusunda neler yapılması gerektiği hakkında aramızda hiçbir fark yok”...
Buna karşılık “Arap Baharı”nın yol açtığı yeni sorunlar karşısında iki taraf arasında bir yakınlık ve hatta işbirliği var.
Hillary Clinton’ın İstanbul’a gelişinin nedeni olan “Libya zirvesi” Türkiye ve ABD’nin Libya meselesinde aynı çizgide olduklarını ortaya koydu.
Ankara ve Washington, Libya’daki ayaklanmanın başından itibaren benzer politikalar izlemiş, son aşamada, İstanbul’daki zirvede görüldüğü gibi muhaliflerin oluşturduğu Konseyi resmen tanıma kararında da birleşmiştir.
Şimdi iki taraf da, Kaddafi sonrası dönemde, Libya’nın yeniden yapılanması sürecinde birlikte çalışma projeleri üzerinde çalışıyor...
Suriye konusunda da Türk ve Amerikan görüşleri arasında bir yakınlık var. İki taraf da Esad rejiminin şiddete son verip hızla reform sürecine girmesini istiyor, ancak muhalefete göz kırpmakla beraber, -Libya’dan farklı olarak- daha temkinli ve sabırlı davranmayı yeğliyor.
Bu konuda da Türk ve Amerikan liderleri arasında sık sık yapılan görüşmeler, ikili ilişkilerin yeni bir boyutunu oluşturuyor
Özgürlükler meselesi
Bayan Clinton’ın gerek CNN-Türk ile söyleşisinde, gerekse diğer beyanlarında Türkiye’deki basın özgürlüğü ve insan hakları ile ilgili açık ifadeleri, Washington’un duruşunda önemli bir gelişmeye işaret ediyor.
Açıkçası geçmişte ABD ikili ilişkilerin bozulması endişesiyle, bu gibi konuları gündeme getirmekten çekinirdi.
Bayan Clinton bu kez beyanlarında çok açık konuştu, özellikle basın özgürlüğü konusundaki duyarlılığını ve kaygısını dile getirdi ve Türkiye gibi güçlü ve başkalarına örnek gösterilen bir ülkenin demokratik özgürlüklerden korkmaması gerektiğini belirtti.
ABD’nin bu “ilkeli” duruşu, bir yenilik sayılabilir ve önümüzdeki dönemde ikili ilişkilerin yeni bir boyutunu da oluşturabilir...