Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fransız “Le Monde” gazetesinin Türkiye’deki yolsuzluk soruşturmasına ilişkin gelişmeleri değerlendiren bir yazısına koyduğu şu başlık anlamlı: “Türk Modeli Tükenmek Yolunda”...
Yazı son yıllarda Türkiye’nin gerek Batı’da, gerekse İslam dünyasında bir model olarak görüldüğünü, bunun başlıca özelliğinin de Ak Parti iktidarının İslam ile demokrasiyi bağdaştıran ve bir “modernleşme örneği”ni veren politikaları olduğunu belirtiyor; fakat özellikle son yolsuzluk skandalı ile ilgili olayların bu model algısını iyice sarstığını vurguluyor.
Son olayların dış dünyadaki tepkilerine bakılırsa, “Türkiye imajı”nın gerçekten bir hayli gölgelendiği ortada...

Sadece yolsuzluk değil
Hemen şunu belirtelim: Bu olumsuz değerlendirmeler sırf hükümet yetkililerinin de karıştığı yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ortaya atıldı diye yapılmıyor. Unutmamalı ki bu tür yolsuzluklar zaman zaman İtalya’dan Japonya’ya, Almanya’dan ABD’ye kadar, birçok demokratik ülkede oluyor. Aslında demokratik olmayan ülkelerde de bunlar oluyor, ama dikta rejimleri bu olayların ortaya çıkmasını engelliyor.
Türkiye’deki yolsuzluk operasyonu ile ilgili dış tepkilerin esas nedeni, bunun hükümetin aldığı birtakım tedbirlerle, örtbas edilmek istendiği algısıdır. Eleştiriler daha çok yargıda ve emniyette yapılan tasfiyeler, bir bakıma siyasi iktidarın bu makamları kendi görüşü doğrultusunda manipüle etmeye çalışmasıdır.
“Wall Street Journal” gazetesinin Türkiye ile ilgili dünkü başyazısındaki şu cümleler de bu düşünce tarzını yansıtıyor: “Özgür toplumların özgür kalabilmesi için, çeşitli güçler arasındaki dengelerin sağlanmasına ihtiyaç vardır. Hukuk devletinin olması için de yargının ve polisin siyasi bağımsızlığa sahip olması gerekir.”
Gazete bu noktadan hareket ederek, Türkiye’de son olanların bu dengeleri bozduğunu belirtiyor ve Erdoğan yönetiminin bu raundu kazansa dahi, bunun etkilerinin onun geleceğini etkilemeye devam edeceğini öne sürüyor.

Siyasi boyutlar
Görüldüğü gibi yolsuzluk skandalının dış dünyada yarattığı ilgi ve yol açtığı yorumlar, daha çok olayın siyasi boyutları ile ilgilidir: İç politikada hükümetten ve AK Parti’den istifalar ve üst düzey bürokrasideki tasfiyelerle tırmanmakta olan siyasi kriz... Dış politikada da ortaya atılan komplo teorileri ve suçlamalar sonucunda ABD ve Batı ile yaratılan gerginlik...
Her iki alanda Türkiye’nin imajı, ne yazık ki, hasara uğruyor. Tabii dış politikadaki bu yeni sıkıntılara, ekonomik yansımaları, bu arada Türk lirasının büyük değer kaybetmesini ve yabancı yatırımcılar arasında bir kuşku ve güvensizlik havasının esmesini de eklemek gerek.
Bu kriz “dış mihrak” arayışı, komplo veya darbe fobisi, suçlama kampanyası ve hele gerilimi artıran sert beyanlarla halledilmez. Şimdi gerekli olan şey, yeni bir kriz yönetimi anlayışıyla son günlerde yaratılan gerginliği gidermek ve meselenin esas nedeni olan yolsuzluk skandalının üzerine cesaretle gitmektir.
İçte olduğu kadar dışta da, sarsılan güven ancak böyle bir davranışla sağlanabilir...