Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


TÜRKİYE bir süredir Ortadoğu'da oynamaya çalıştığı "kolaylaştırıcı rol"ünü sürdürebilecek mi?
İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un Ankara'ya yaptığı ziyaretin ardından bu soru güncellik kazanıyor.
İlk bakışta, Ankara'nın rolü şimdi daha zorlaşmış görünüyor. Şaron ile yapılan görüşmeler, Türkiye ile İsrail'in olaylara bakış açısındaki farklılıkları ortaya koydu.
Özetle, Şaron terör tamamen son bulmadan Filistinlilerle masaya oturmak niyetinde değil. Türkiye ise "sıfır şiddet" olamayacağını, dolayısı ile bir yandan şiddetin bitmesine çalışılırken, diğer yandan müzakerelerin başlaması gerektiğini savunuyor.
* * *
BU durumda Türkiye'nin manevra kabiliyeti daralıyor mu?
Üst düzey bir yetkilinin deyişi ile, "zorluklar artmış olsa da, Türkiye devrede kalıyor. Hatta rolünün önemi artıyor." Çünkü: (1) ABD artık eskisi (yani Clinton döneminde olduğu) gibi bu sahnede aktif bir aktör değil. (2) AB bazen ilgilenmek istiyor; ama etkin değil. (3) Bölgedeki çatışmalar artık tehlikeli boyutlar almış durumda. Topyekün bir Arap - İsrail savaşı olmasa da, şimdiki tırmanma Ortadoğu'da ciddi gerginliklere ve istikrarsızlığa gebe.
Bu durumda Türkiye'nin bir yıldır sakin diplomasi ile sürdürdüğü rolünün önemi artıyor. Gerçekten Türkiye bugün çatışmaların durdurulmasına yardımcı olabilecek nadir aktörlerden biri.
Dolayısı ile, Ankara - artan güçlüklere rağmen - bu rolünü sürdürmeye kararlı. Şaron ile görüşmelerin ardından şimdi Filistin ve Arap ülkeleri nezdinde yeni girişimler yapılacak. Bir Türk diplomatın ifadesi ile "işimiz sadece mesaj alıp götürmek değil. Bir tarafın görüşünü öteki tarafa aktarırken, elbet kendi telkinlerimizi ve tavsiyelerimizi de iletiyoruz ve bunun için de etkinliğimizi kullanıyoruz."
* * *
ÇATIŞMALARDAKİ son tırmanma karşısında, Türk diplomasisinin ağırlığını Filistin'den yana koyduğu gözleniyor.
Şaron'a Ankara'da verilen mesajlar açık: Türkiye, İsrail'in misilleme politikası ile yetinmeyip daha yapıcı adımlar atmasını (Mitchell raporunun şartlarını yerine getirmek, yabancı gözlemcilere izin vermek, ambargoyu gevşetmek gibi) istiyor.
Ankara'nın bu tavrı Arapları memnun edecek nitelikte. Ama Şaron yönetimini pek değil tabii...
Ancak İsrail'in önem verdiği bir husus var: Türkiye ile ilişkiler. Gerçekten Türkiye ile ilişkiler, bölgede başka dostu olmayan, İsrail için yaşamsal bir değer taşıyor. Şaron'un bugünkü konjonktürde Ankara ziyaretini gerçekleştirmesi dahi, İsrail açısından bir kazanç...
* * *
BUNU bilen Türkiye, Şaron'a ciddi bir uyarıda da bulundu: Eğer bölgede barış umutları kaybolursa, ikili ilişkiler de bundan etkilenir. Yani bunun Türkçesi şu: Şaron bugünkü tavrını sürdürürse, kendisinin de büyük önem verdiği "stratejik işbirliği" ve ikili ilişkileri daha ileriye götürecek birçok proje rafa kaldırılabilir. Türk yetkilileri mesajın İsrail'de doğru algılanacağını umuyorlar.
Ankara rolünü sürdürmeye istekli ve kararlı. Kudüs'te dünkü trajik olaydan sonra, buna daha çok ihtiyaç var...