Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Şimdi soruyu tersinden, yani bizim açımızdan soralım: "Türkiye ABD'yi kaybediyor mu?" veya daha açık olarak "Türkiye için ABD kaybedilmiş sayılır mı?"Türk kamuoyunun eğilimi açısından bu soruya verilecek yanıt, "evet"tir. Kamuoyu araştırmalarının her 10 Türk'ten 9'unun ABD'ye karşı hisler taşıdığını ortaya koyduğu bir ortamda, bunun aksi düşünülemez herhalde...Kamuoyundaki bu olumsuz eğilimin çeşitli nedenleri var. Sonuçta bugün Türk halkında ABD'nin politikalarından ve davranışlarından kaynaklanan bir "güvensizlik ve öfke birikimi" hâkim.Özellikle son dönemde, Bush yönetiminin Kuzey Irak politikasının Türkiye'nin stratejik çıkarlarıyla çatışması, PKK ile mücadelede ABD'nin beklenen önlemleri almaması, Washington'un Ankara'nın İran'la işbirliği yapmasına karşı çıkması gibi davranışların üstüne, şimdi bir de ABD Meclisi'nin Ermeni yanlısı çıkışı, bu "birikim"i taşırmış bulunuyor. Geçen cumartesi günkü yazımızda "ABD Türkiye'yi kaybediyor mu?" ve buna bağlı olarak "ABD Türkiye'yi neden kaybediyor?" sorusunun analizini yapmıştık. ABD'ye karşı bu duygular sadece kamuoyunda değil, aynı zamanda siyasetçiler, aydınlar, hatta askerler arasında da yaygın.Bu çevrelerde de artık ABD'ye eski güven yok. Washington'un bazı davranışları derin düş kırıklığı, hatta kızgınlık yaratıyor... Ankara ile Washington'un zaman zaman çelişen çıkarlarından kaynaklanan farklı tutumları, "stratejik ortaklık" kavramının içini boşaltmış, bu konuda imzalanan belgeleri de "ölü kâğıt"a dönüştürmüş bulunuyor.Bu durum karşısında Türkiye'yi yakından izleyen Amerikalıların bir süreden beri "Türkiye'yi kaybediyor muyuz?" sorusunu gündeme getirmeleri boşuna değil.Geçen günkü yazımızda belirttiğimiz gibi, şimdi "iki cephe"de birden cereyan eden sürtüşmeler (biri Temsilciler Meclisi'ndeki Ermeni tasarısı, diğeri de Kuzey Irak'taki PKK meselesi) şimdi Amerikalıları "Türkiye'yi neden kaybettik?" sorusunu sorabilecekleri bir noktaya getiriyor.Çünkü gerçekten Türkiye'de -bu kez sadece kamuoyunun değil, ilişkilerin geleceğini belirleyen siyasal ve askeri çevrelerde de- ABD'nin bir dost ve müttefik olarak artık "kaybedilmekte olduğu" kanısı egemen oluyor... Sadece kamuoyu değil Varılan noktada iki tarafın da birbirini "kaybetmemesi" mümkün mü? Bu "kaybetme" endişesinin ABD yönetimini harekete geçirdiğini görüyoruz. Ancak bunun sadece verilecek yeni sözlerle değil, fiilen atılacak somut adımlarla gerçekleşmesi mümkün olabilir. Diğer bir deyişle, ABD -yönetimi, Kongre'si ve diğer kurumlarıyla- Türkiye'yi tekrar "kazanma"nın yollarını bulmak zorundadır.İlk planda beklenen şey, yukarıda belirttiğimiz gibi "iki cephe"de de, Türkiye'nin yanında olduğunu kanıtlamasıdır. Ancak böyle bir davranış, Ankara'nın birtakım misilleme hareketlerini önleyebilir.Şu da bir gerçek ki, -Türkiye'de ABD'den tamamen kopmaktan yana olan bazı çevrelerin görüşü bir yana- iki ülkenin çıkarları birbirini "kaybetmemesini", aksine "yeniden kazanmasını" gerektirir. Diğer bir deyişle, ABD'nin Türkiye'yi kaybetmesi gibi, Türkiye'nin de ABD'yi kaybetmesi, iki tarafın da zararına olur...ABD'nin son davranışlarının Türkiye'yi getirdiği nokta dikkate alınırsa, şimdi ABD'den beklenen şey, "etki-tepki" veya "sebep-sonuç" döngüsünü kıracak somut adımları atmasıdır. skohen@milliyet.com.tr ABD'ye bağlı...