İlginç bir bakış açısı. Acaba Avrupalılar da böyle düşünüyor mu? Onlar da Türkiye'yi aralarına almayı, kendileri için bir şans veya fırsat olarak görüyor mu?3 Ekim Lüksemburg anlaşmasından sonra çeşitli AB ülkelerinde siyasetçilerin söyledikleri ve gazetelerin yazdıkları, birçok Avrupalının bunu fark etmeye başladıklarını gösteriyor.Bu beyanlarda ve yazılarda Türkiye'nin üyeliğinin AB'ye sağlayacağı kazançlar belirtiliyor. Nedir bunlar? Bir kere Türkiye'nin jeostratejik konumu, AB'ye oynamak istediği siyasal rol açısından önemli bir katkı sağlayacak. Gelişen dinamik Türk ekonomisi, Türkiye'nin genç nüfusu, hantallaşan ve yaşlanan Avrupa'ya canlılık getirecek. Şimdiye kadar sadece Hıristiyan ülkelerden oluşan toplulukta şimdi nüfusun çoğunluğu Müslüman olan, laik ve demokratik bir ülkenin yer alması, onun İslam dünyası ile yeni bir anlayış ve yakınlaşma kurmasına yardımcı olacak...Evet, AB üyeliği Türkiye için bir kazanç. Ama Helena Finn'in de belirttiği gibi, AB için de bir şans...* * *İLGİNÇ bir başka e-mail de Fransa'daki bir okurumuzdan geldi. Bayan Ascension Garcia İngilizce mektubunda İspanyol kökenli bir Fransız olduğunu ve yazılarımızı "turkishnews"un sitesinden izlediğini belirttikten sonra şöyle diyor: "Umarım ülkeniz son dönemde (AB bağlamında) olup bitenlerden dolayı kırılmamıştır. Bunun bir nedeni de Avrupalıların AB'nin daha genişlemesine karşı olmasıdır... Müzakereler başlayınca sonunda üyelik gerçekleşiyor. Önemli olan başlamaktır. Bir ailede herkes aynı şekilde düşünmeyebilir; ama bu birbirlerine destek olmalarını da engellemez. Bu mesajımı lütfen ülkenize karşı beslediğim dostluğun bir ifadesi olarak kabul edin"...Görüldüğü gibi, Fransa dahil şimdiye kadar Türkiye'nin AB üyeliğine soğuk bakan ülkelerde Türkiye'ye sempati besleyenlerin ve destek verenlerin sayısı hiç de az değil.Şimdi müzakere süreci içinde, Türkiye'nin yapması gereken birçok "zor iş" arasında (dünkü yazımızda bunları saymıştık) bir de kendisini doğru dürüst tanıtmak ve Türkiye'nin üyeliğinin AB'ye sağlayacağı avantaj ve fırsatları anlatmak var.Avrupa'da yapılan son anketler, Türkiye'nin üyeliği konusunda "kararsız" veya "fikirsiz" olanların sayısının, karşı veya lehte olanlardan da çok olduğunu gösteriyor. Bu geniş kitleyi "kazanmak" şimdi bizim elimizde. Bu yönde devlet ile sivil toplumun el ele verip seferber olması lazım...* * *AB'nin Türkiye ile ilgili kararından memnun olanlar arasında komşu Arap ülkelerinin bulunması da ilginç bir gelişme. Onlar bu sayede AB'nin kendi sınırlarına kadar uzanacağını ve Avrupa ile Arap/İslam dünyası arasında yeni bir anlayışın hâkim olacağını düşünüyorlar.E-mail adresimize gelen mesajlardan biri de halen Sabancı Üniversitesi'nde konuk olarak görev yapan Ortadoğu uzmanı İbrahim al-Marashi'ye ait. Marashi Beyrut'taki "Daily Star" gazetesine gönderdiği makalede, AB'nin kararını, Soğuk Savaş'tan sonra "Demir Perde"nin yıkılışına benzeterek şöyle diyor: "Yüzyıllarca Doğu'daki İslam ile Batı'daki Hıristiyan âlemi arasında bir 'Örtülü Perde' vardı. Umudum, Türkiye'nin AB'ye girmesi ile, bu hayali duvarın da yıkılacağıdır"...Bizim umudumuz da bu... skohen@milliyet.com.tr AB'nin Türkiye ile müzakerelere yeşil ışık yakması dolayısıyla elektronik posta adresimize gelen birçok mesaj arasında en kısa ve anlamlı olanı, Helena Finn adında bir Amerikalı diplomata ait. Daha önce Ankara'daki ABD Büyükelçiliği'nde görev yapan ve dilimizi bilen Bayan Finn'in Türkçe mesajı aynen şöyle: "Bol bol tebrikler!!! Avrupalılar ne kadar şanslı!"