Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye devlet başkanı Beşar Esad’dan artık umudunu kesen uluslararası camia, “bekle-gör” pozisyonundan eylem aşamasına geçmiş durumda.
ABD Başkanı Barak Obama’nın hemen ardından İngiltere, Fransa, Almanya ve AB liderleri, Suriye diktatörüne karşı “çekil” korosuna katıldılar...
Tarafsız İsviçre dahi, tepkisini göstermek için Şam’daki büyükelçisini geri çekti...
Beşar Esad’ın BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’a tüm askeri operasyonları durdurduğunu bildirdiği saatlerde 18 kişinin daha öldürüldüğü haberi, dünya örgütünü bir kez daha derin düş kırıklığına uğrattı. BM Suriye’ye bir soruşturma heyeti göndermeye hazırlanırken, Esad yönetimini de işlediği insanlık suçu nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevk etmeyi planlıyor...
Batılı ülkeler Şam üzerindeki baskıların sadece lafta kalmaması için, Suriye’ye karşı birtakım ekonomik yaptırımlar uygulamaya hazırlanıyor. Bu tedbirler yatırımları durdurmayı ve ticari ilişkileri kesmeyi kapsıyor.
Batılı analistlere göre, Suriye’nin içine düştüğü yeni durum, orduda ve Esad’ın yakın çevresinde bölünmelere yol açacak, ülkenin ekonomisini çökertecek, rejime karşı baş kaldıranlara güç kazandıracaktır. Sonuçta hemen olmasa da, daha uzun vadede Suriye diktatörü pes edip çekilecektir...

‘Son-son’ şans
Türk hükümeti iki hafta önce Beşar Esad’a derhal askeri operasyonlarını durdurması ve reformları hayata geçirmesi için, kısa bir süre vermişti. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Esad’ın verdiği sözleri yerine getirmemesi halinde, artık konuşacak bir şey kalmayacağını söylemişlerdi.
Bu süre doldu; ama Esad rejimi halkına karşı şiddeti sonlandıracağına, tanklarla, hatta savaş gemileriyle saldırılarını yoğunlaştırdı.
Ne var ki Türkiye, uyarılarının dışında, şu ana kadar bir şey yapmadı, hatta Esad’a yönelik “çekil” korosuna katılmadı...
Ankara uluslararası topluluğun bu konuda hareketlendiği bir sırada, “bekle-gör” pozisyonunu koruyor.

Peki, hükümet ne bekliyor?
Üst düzey bir yetkiliden öğrendiğimize göre, Esad’ın önümüzdeki pazartesi günü, önemli bir açıklama yapması bekleniyor.
Suriye liderine göre, Davutoğlu ile yaptığı uzun görüşmede söz konusu olan süre, o gün dolacakmış...
Gerçi Ankara, özellikle hafta başında Lazkiye’de olup bitenden sonra, bu sürenin dolduğu ve artık söylenecek söz kalmadığı sonucuna varmıştı.
Ama anlaşılan, şimdi bir kez daha Esad’a (“son-son”) bir şans daha verilmek isteniyor...
Önümüzdeki pazartesi Esad’ın yapması beklenen konuşmanın neyi değiştireceğini kestirmek olanaksız. Ancak bundan tatmin olmazsa, Başbakan’ın artık daha beklemeden Esad’a “çekil” demesi ve bazı adımlar atması gerekecektir.

İki zor şık
Türkiye’nin Esad rejimini baskı altında tutmak için yapabileceklerinin sınırlı olduğu da bir gerçek. Şam’daki büyükelçisini geri çağırabilir... Muhaliflere desteğini artırabilir... Ama ekonomik yaptırımlara katılması olasılığı çok zayıf. Türk yetkililer, bunun sadece halkı sıkıntıya sokacağı ve rejimi etkileyemeyeceği görüşünde.
Kısacası, Suriye krizinin vardığı nokta, Türkiye’yi zor bir denklemle karşı karşıya getiriyor.
Eğer önümüzdeki pazartesi de bir şey çıkmayacaksa, Türkiye artık “bekle-gör” pozisyonunu bırakıp eylem sürecini başlatmak zorunda kalacaktır...
Eğer Esad’ın söyleyecekleri gözle görülür, somut bir değişiklik getirecekse, Türkiye’nin önce bizzat buna inanması, ardından Esad’a artık hiç güvenmeyen ve “çekil” diyenleri ikna etmesi gerekecek...
Bu da birinci şıktan daha zor bir seçenek...