GEÇEN ekim ayında BM güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilen Türkiye, dün bu önemli kurulun başkanlık koltuğuna oturdu.
Türkiye’nin dönüşümlü sistem çerçevesinde bir aylık süre için bu görevi devralması, dünya örgütünün karşılaştığı kritik bir zamana rastlıyor.
Konsey bir süredir yakından ilgilendiği Afganistan ve Pakistan sorunlarının yanı sıra, şimdi ivedilikle Kuzey Kore’nin nükleer silah denemesinin yol açtığı krizi ele almak durumunda.
Şu anda bütün dünyanın gözü kulağı Kuzey Kore’de. Bu hafta içinde 15 üyeli Konsey -Türkiye’nin başkanlığında- toplanıp Pyongyang yönetiminin nükleer macerasından nasıl vazgeçirilebileceğini görüşecek.
Kuzey Kore, Türkiye’den epey uzak bir coğrafyada yer alıyor. Ancak nükleer silahların yayılması, bütün dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de yakından ilgilendiren ve de kaygılandıran bir tehlike.
Nitekim Ankara, Kuzey Kore’nin geçen hafta gerçekleştirdiği nükleer silah denemesinden sonra, olayı kınadı ve duyduğu endişeyi ifade etti.
Şimdi Türkiye, Konsey Başkanı olarak, bu sorunun gündeme getirilmesinde ve sunulacak olan karar tasarıları üzerinde üyeler arasında bir ortak zemin oluşturmada faal bir rol oynayacak.
Nasıl caydırılır?
KUZEY Kore’nin son nükleer denemesi, aslında bütün dünyada tepki yaratmış. Güvenlik Konseyi de geçen hafta olayı kınamıştı. Ama şimdi, özellikle ABD ve Japonya, Pyongyang’ı bu işten caydıracak olan bazı önlemler -daha ağır yaptırımlar- uygulanmasını istiyor. Konsey’e sunulacak karar tasarılarının da bu doğrultuda olması bekleniyor.
Kuşkusuz bu konuda Rusya’nın ve Çin’in nasıl bir tavır alacağı önemli. Güvenlik Konseyi’nin veto hakkına sahip 5 daimi üyesi arasında bir ortak anlayış sağlamak ve sonuçta etkisi hissedilebilecek bir karar çıkartmak, Konsey başkanı olarak, Türkiye’nin misyonu olacak...
Aslında Konsey, Kuzey Kore’nin 2006’da giriştiği ilk nükleer denemesinin ardından, denemelerin durdurulması ve bu amaçla Pyongyang yönetimiyle müzakerelerin yapılması için bir karar almıştı. Bu görüşmeler aylarca sürdü; ama “nükleer kulüp”e girmeye azmetmiş olan Pyongyang’ı bundan vazgeçirmek mümkün olmadı.
Şimdi düşünülen seçeneklerden biri de, kesilmiş olan bu müzakere sürecini yeniden başlatmaktır. Ancak Kuzey Kore, Konsey’in kendisine karşı “kışkırtıcı bir karar” alması halinde “öz savunma önlemleri” almakta tereddüt etmeyeceğini açıkladı. Bu da, Pyongyang’ın bu konuda BM’ye meydan okumaya devam edeceği anlamını taşıyor.
İran için emsal
TÜRKİYE’nin bu krizde nasıl bir tutum alacağı, sadece şimdi üstlendiği başkanlık rolü ve sorumluluğu açısından değil, aynı zamanda İran’ın nükleer programıyla ilgili duruşu bakımından da önem taşıyor.
Kuşkusuz İran Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyadadır ve Ankara Tahran ile yakın ilişkiler içerisindedir. İran kendi nükleer programını adım adım hayata geçirmektedir. Gerçi nükleer silah denemesi yapma noktasında değildir; ancak buna doğru hızla ilerlediği kaygısı vardır.
Türkiye’nin şimdi Kuzey Kore konusunda alacağı tavır, İran ile ilgili tutumu için bir emsal olarak görülecektir. En azından temel ilkeler ve parametreler açısından, bu konuda bir tutarsızlık veya çelişki olmamalı.
Türkiye’nin şimdi Güvenlik Konseyi Başkanı olarak Kuzey Kore krizinde oynayacağı hassas rol, bu bakımdan ayrı bir önem taşıyor.