BM Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığı için başta bir düzine seçkin rakiple yarışan Kemal Derviş finalde, bizzat BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın kendi tercihini ifade etmesi ile, bu göreve layık görüldü.Bu, Seçici Kurul kadar bizzat Genel Sekreter'in Kemal Derviş'e beslediği derin takdir ve güven duygularını da sergiledi.Derviş'in -şimdiye kadar bu koltukta çoğu "zengin" Batılı uluslara mensup kişilerin oturmasına karşılık- ilk kez Kalkınma Programı'nın uygulandığı "gelişme sürecindeki" bir ülkeden gelmiş olması, onun kişisel niteliklerinin bu seçimde ne kadar ağır bastığını da ortaya koydu.Gerçekten BM yetkilileri de yaptıkları açıklamalarda, Kemal Derviş'in -diğer rakiplerinden üstün saydıkları- özelliklerini, bu arada ekonomist, uluslararası uzman, diplomat, politikacı olarak bilgi birikimini, deneyimlerini ve vizyonunu hararetle övdüler.* * *ULUSLARARASI kuruluşların bünyesinde Türk vatandaşlarının görev alması, ülkemizin dış itibarı ve etkinliği açısından büyük önem taşıyor.Ne yazık ki, BM ve benzeri örgütlerde halen -veya yakın geçmişte- belirli mevkilerde çalışan Türklerin sayısı az.Halen NATO'nun Afganistan'daki temsilcisinin bir Türk (eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin) olması, gurur kaynağımızdır. Tıpkı İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) başında Genel Sekreter olarak bir Türk akademisyeninin (Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun) bulunması gibi...Gönül arzı eder ki, BM'den Avrupa Konseyi'ne kadar, uluslararası kuruluşun kadrolarında, birçok Türk çalışsın. Geçmiş yıllarda, örneğin BM'nin Protokol Müdürü (eski gazeteci) Sinan Korle idi. Avrupa Konseyi'nin de Protokol Müdürlüğü'nü meslektaşımız (ve anıları yeni yayımlanan) İzzet Sedes yürütmüştü...* * *MERHUM Sinan Korle, 1980'lerde New York'ta her görüştüğümüzde, BM'nin üst düzey yetkilileri arasında Amerikalıların ve Avrupalıların dışında, en çok Hintlilerin ve Pakistanlıların yer almasından yakınırdı..."Nerede bizimkiler? Neden genç diplomatlarımız, deneyimli uzmanlarımız, bu görevlere talip olmazlar?" diyen Korle, o zaman bunun nedenini Türkiye'deki "eğitim sisteminin bozukluğu"na atfederdi. "Bakın, derdi, Hintliler, hatta bazı Afrikalılar bile, dünyaya daha açıktırlar. Bir kere buraya başvuranların hepsi İngilizceye veya geçerli yabancı dillerden birine hâkim. Dil sınavını kolaylıkla geçiyorlar. Ayrıca evrenselliği benimsiyorlar, yani BM gibi uluslararası bir platformda nasıl düşüneceklerini, nasıl davranacaklarını biliyorlar."Korle'nin tavsiyesi, Türkiye'de genç diplomatların ve uzmanların dünyaya açılması, devletin günün ihtiyaçlarına uygun şekilde eğitim sisteminin düzenlenmesi ve özellikle yabancı dil öğrenimine daha çok ağırlık verilmesi idi.Herhalde bu tavsiye halen de geçerli...* * *KEMAL Derviş'in UNDP'nin başına getirilmesi, dileriz bundan böyle uluslararası kuruluşlarda daha çok Türk görmemiz şansını artırır.Unutmayalım ki, uluslararası kuruluşların kadrolarında çalışsalar da, "uluslararası görevliler" gerektiğinde kendi ülkelerine yardımcı olmaktan da geri kalmazlar.Nitekim şimdiye kadar bu tür örgütlerde görev yapan Türklerin hep böyle katkıları olmuştur. Uluslararası platformlarda daha çok Türk görmek isteyişimizin önemli bir nedeni de budur. skohen@milliyet.com.tr BM'nin en önemli organlarından birinin başına bir Türk'ün getirilmesi, Türkiye için son derece sevindirici ve gurur verici bir olaydır.