Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Evet, Türkiye'nin 3 Ekim'de AB ile müzakerelere oturup oturmayacağını belirleyecek olan 3 kritik gün başlıyor.Bu iki toplantıdan da kesin karar beklemeyin. Dışişleri bakanlarının toplantısı dahi, "gayri resmi" nitelikte. Ama bu tartışmalardan, AB'nin Türkiye'yi ilgilendiren iki konuda genel eğilimlerinin ne olduğu ortaya çıkacak.Bu konulardan biri "Kıbrıs'ın tanınması", diğeri de "müzakere çerçevesi belgesi" ile ilgili. Oldukça ihtilaflı ve tartışmalı iki konu...Bu iki toplantıda bir görüş birliği sağlanamazsa, "3 Ekim tarihi randevusu" suya düşer mi? Bu noktaya varılacağını sanmıyoruz; ama durumun tam açıklığa kavuşması için esas kararın verileceği o tarihe kadar beklemek gerekecek...***GEREK "Kıbrıs'ın tanınması" gerekse "çerçeve belgesi"nin doldurulması konusunda, AB içindeki eğilimler ve resmi pozisyonlar aşağı yukarı belli. Fransa'nın başını çektiği bir grup, Türkiye'nin "Kıbrıs'ı tanımama" beyanını geçersiz sayan bir "karşı deklarasyon" yayımlanmasından yana. Dönem başkanı İngiltere ve Komisyon buna gerek görmüyor. Bununla beraber, fazla "hır" çıkmasın diye, diplomasi cambazlığı ile kaleme alınmış (ancak 3 Ekim'de müzakerelerin başlamasını engellemeyen) bir deklarasyon üzerinde mutabakat sağlanabilir...Çerçeve belgesinde de Fransa'nın içinde bulunduğu bazı üyeler, müzakerelerin "ucu açık" olması şartını netleştiren ifadelerin yer almasını istiyor. Hatta bunun içine "imtiyazlı üyelik" seçeneğini sokmayı arzulayanlar da var. Şu üç kritik gün sonunda, nasıl bir formülasyona gidileceğini daha iyi anlayacağız. Ancak müzakereler için bir nevi "yol haritası" sayılan çerçeve belgesinde bir kısım AB üyesinin Türkiye'nin üyeliği ile ilgili isteksizliğini veya tereddütlerini yansıtan bazı ifadelerin yer alması olasılığı da var...***BU üç kritik gün, sadece Türkiye için değil, "karşı cephe"nin bayraktarlığını yapan Fransa'dan, Türkiye'den yana tavrını sürdüren fakat dönem başkanlığı nedeniyle uzlaştırıcı pozisyonda bulunan İngiltere'ye ve tabii kendi isteklerini kabul ettirmek için çabalayan ancak fazla bir zorlamaya gidemeyeceğini de sezen Güney Kıbrıs'a kadar, tüm ilgili ülkeler için gerçekten çok zor ve sıkıntılı günler...Kuşkusuz Türkiye için önemli olan, ortaya çıkacak olan ortak AB pozisyonunun (kesin karar yukarıda belirttiğimiz gibi daha sonra çıkacak) 3 Ekim randevusunu değiştirmek ve müzakere çerçevesini yeni şartlarla doldurmak yönünde olmamasıdır. Daha açık bir deyişle, eğer AB Türkiye'nin Kıbrıs'ı tanımadan müzakerelerin başlamayacağı şartı üzerinde ısrar ederse, ayrıca çerçeve belgesine, üyelik perspektifini yok edecek kesin ifadeler sokmaya kalkışırsa, Ankara'yı "AB sevdasından vazgeçme" noktasına getirir.Chirac'ın, Merkel'in, Papadopulos'un ve benzerlerinin beyanlarına rağmen, AB'nin son analizde böyle olumsuz bir tavır almak istemeyeceğini umuyoruz.Hele şu kritik günleri soğukkanlılıkla bir geçirelim de... skohen@milliyet.com.tr BİRİNCİ toplantı bugün Brüksel'de, 25 AB üyesinin daimi temsilcileri -yani büyükelçiler- düzeyinde... İkinci toplantı, yarın ve ertesi gün, İngiltere'nin Newport kentinde, Dışişleri bakanları seviyesinde. Bu sonuncusuna aday ülke olarak davet edilen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de kısmen katılacak...