Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İlk bakışta gayri ciddi, saçma görünebilir ama, bu da Avusturya'nın tavrında muhakkak ki etkenlerden biri. Gerçi bütün Avusturyalılar böyle düşünmüyor. Ama zaman zaman "ciddi" Avusturyalıların (politikacılar ve yazarlar gibi) böyle "saçma" görüşler ifade ettikleri de bir gerçek.Nitekim Avrupa Parlamentosu'ndaki Türkiye raportörü Avusturyalı Swoboda, dün "Akşam" gazetesinde çıkan mülakatında Viyana'nın neden Türkiye'ye karşı katı tutumunu sürdürdüğü sorusuna şu yanıtı veriyor: "Hâlâ Viyana kuşatmasını unutmadıkları için. Tarihle ilgili bir şey. Türklerin gelmesinden korkuyorlar"...Evet, her nedense Avusturyalılar "Türkler geliyor" fobisinden (bu kez asker olarak değil, göçmen olarak Viyana kapılarını zorlayacakları korkusundan) kurtulamıyorlar. Ve AB'deki direnişlerini sürdürerek, Türklerin gene Viyana kapılarından geri döneceklerini umuyorlar!..* * *NE var ki Avusturya bu kez karşısında İngiltere'yi buluyor. Şimdi Viyana kapılarını -Türkiye'nin lehinde- zorlayan AB'nin dönem başkanı Britanya. (Düşünebiliyor musunuz, eğer dönem başkanı Avusturya olsaydı ne olacaktı? Ama halen tehlikeyi atlatsak bile, 1 Ocak'tan itibaren bu koltuğa Avusturya'nın oturacağını da unutmayalım!)İngiliz diplomasisi Viyana'nın inadını kırmak ve de oyununu (Hırvatistan'a karşı Türkiye) bozmak için, bütün hünerini kullanıyor. Kartlar bu pazar (2 Ekim) akşam yemeğinde açılacak: İngilizler Avusturya'ya Türkiye'ye karşı tavrını değiştirmesi için son bir şans verecek. Hâlâ "hayır" derse, AB'yi büyük bir krize sürüklemenin sorumluluğunu taşıyacak, ayrıca hem yalnızlığa düşecek, hem de Hırvatistan'la ilgili kozunu yitirecek.Avusturya bunu göze alamaz gibi geliyor bize. Aksi olursa, Viyana'nın dört yüz yıllık "Türk fobisi"nin tutsağı haline geldiğine daha çok inanacağız!* * *AVUSTURYALILAR bu meselede Fransa'dan esinlenseler iyi olur.Fransa'da da daha çok iç politika ile ilgili nedenlerden, kamuoyunda ve siyasette Türkiye'ye karşı duygu ve düşünceler hâkim. Bu trend, bir zamanlar Türkiye'nin AB üyeliğini hararetle savunan ve bu sayede Türkiye'nin sempatisini kazanan Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ı dahi, çark etmeye sevk etti. Başbakan, Dışişleri Bakanı ve iktidar partisi ileri gelenleri Türkiye'yi hedefinden saptıracak yollar denediler. Paris birdenbire Kıbrıs Rum yönetiminin avukatlığını üstlendi, Avusturya gibi, "imtiyazlı ortaklık" fikrinin şampiyonu oluverdi...Sonra garip U dönüşleri oldu! Paris "müzakerelerden önce Türkiye'nin Kıbrıs'ı tanıması" talebinden vazgeçti. "İmtiyazlı ortaklık" lafını da dilinden düşürdü.* * *ÖNCEKİ akşam Fransız Başkonsolosluğu'ndaki bir resepsiyonda, Fransız Senatosu AB delegasyonu başkanı Hubert Haenel'e sorduk: Fransız hükümeti neden başta (Türkiye açısından) olumsuz tezleri destekledi? Yanıt tek cümle ile şu: "İç politika yüzünden"... Bu belli de, son "U dönüşü" nasıl oldu? "Chirac durumun farkına vardı ve doğru olanı yapmak cesaretini gösterdi. Siyaseten izole olma pahasına..."Demek ki iç politika manevraları her zaman iyi sonuç vermiyor. Fransızların da kullandığı benzer deyişi ile "Anlayana saz"... skohen@milliyet.com.tr AVUSTURYALILAR Türkiye'nin AB üyeliğini engellemeye uğraşırken, acaba dört yüz yıl önce Osmanlı İmparatorluğu'nun Viyana kapılarını zorladığı günleri hatırlayarak bir rövanş almak duygusu ile mi hareket ediyorlar?