AB ile Kopenhag kriterleri alanında uyum sağlamaya yönelik reform paketlerinin sonuncusu - yani yedincisi - de Meclis'ten geçti. Böylece Türkiye demokratikleşme - ve sivilleşme - yönünde kısa zamanda büyük adımlar atmış bulunuyor.
Türk halkının bu başarıdan ötürü, çok kararlı davranan hükümete ve Meclis'e bir teşekkür borcu vardır.
Bu sonuç, Türkiye'nin sadece AB'nin üyelik için öne sürdüğü şartları yerine getirmiş olmasından ve böylece AB kapılarını zorlamasından ibaret değildir. Bu sonucun önemli yanı, Türk ulusunun arzuladığı ve hak ettiği bazı önemli ilerlemelerin (örneğin hak ve özgürlükler alanındaki değişikliklerin) gerçekleştirilmiş olmasıdır.
AB'nin bu konudaki rolünün önemi, "itici bir güç" işlevini görmesi ve reformların belirli standartlara göre yasalaşmasını hızlandırmış olmasıdır. Bunun da "milletin hayrına" bir sonuç olduğu açık...
* * *
EVET, şimdi önümüzde daha demokratik ve çağdaş yasalar var. Bu bakımdan ileri Avrupa ülkelerinden fazla bir farkımız da yok.
İş kalıyor bunları yaşama geçirmeye...
Uygulama, yasa koyma işlevi kadar zor. Hatta daha da zor.
Bu zorluğun iki nedeni var: Bunlardan biri yasaları uygulayanların bilgi eksikliği, diğeri ise eski alışkanlıklar veya eski zihniyet ile ilgili. İkisi de hemen bir günden öbürüne gerçekleşemeyen ve zamana ihtiyaç gösteren faktörler...
Türkiye'de bundan önce yapılan yasal değişikliklerin tam olarak yaşama geçirilemediği, herkesçe biliniyor. Gazetelerimizde (mahkemelerden polise kadar) yanlış ve haksız uygulamaların devam ettiğine ilişkin haberler sık sık çıkıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne Türkiye'den binlerce şikayet başvurusu yağıyor. Bu hafta AB Komisyonu'na sunulan bir raporda Türkiye'nin yasa çıkarmakta ne kadar başarılı davranıyorsa, uygulamada da o kadar başarısız olduğu belirtiliyor...
Buna çare ne?
Bilgilendirme ve denetim.
Bürokrasi başta olmak üzere yasa uygulayıcılarının, yapılan reformlardan tam manası ile haberdar olması şart. Aynı şekilde eski yasalar kadar, eski zihniyetin de artık geçerli olmadığının bilincine varmaları gerekli. Bu da, yoğun bir bilgilendirme ve eğitim kampanyası ile gerçekleştirilebilir.
* * *
BU yönde bazı olumlu adımların atıldığını görüyoruz. Örneğin AB konusunda en aktif sivil toplum kuruluşu olan İKV ülke çapında (24 ilde) bir bilgilendirme kampanyası başlatmış bulunuyor. Buna görevlilerin ve halkın gösterdiği ilgi çok cesaret verici.
Keşke gazete ve televizyonlarımız da buna destek olsa ve bu gibi kampanyaları geniş halk kitlelerine de duyursa...
Gerek bilgilendirme, gerekse denetim alanında, hükümet ve Meclis de büyük bir faaliyete geçmiş durumda. Dış, İç ve Adalet bakanlıklarının oluşturduğu bir hükümet komisyonu, uygulamadaki aksaklıkları denetlemek ve şikayetleri not etmek üzere çalışmaya başladı. Meclis'te oluşturulan AB Uyum Komisyonu da benzer bir işlevi yerine getirecek. Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı ve ona bağlı kurullar da bu alandaki gelişmeleri izlemekle meşgul.
Bunlar, uyum paketlerinin ve yeni yasaların kağıt üstünde kalmasına izin verilmeyeceği ve reformların hayata geçirilmesi konusunda da aynı kararlılığın gösterileceği umudunu veriyor...