Bu hafta BM Genel Kurulu’nun yeni dönem toplantılarında yapılan konuşmalar, dünyanın gidişatıyla ilgili iki trendi ortaya çıkardı.
Bunlardan birincisi, uluslararası camianın temel meselelerde giderek bölünmesi, daha önce aynı safta olan ülkeler arasındaki görüş ayrılıklarının derinleşmesidir.
İkinci trend ise, günümüzün değişen şartlarına uyacak yeni bir dünya düzeninin kurulması isteğiyle ilgili.
Temel meselelerdeki ayrışmalar ve uyuşmazlıklar, ABD Başkanı Trump’ın konuşmasıyla açıkça gözlerin önüne serildi. Aslında Trump’ın dış ticaret rejiminden İran’la nükleer anlaşmaya kadar çeşitli dünya meselelerindeki farklı, tek yanlı tutumu bir süredir kendi müttefikleri dâhil, birçok ülkeyle arasını açıyor, yeni gerginlikler yaratıyor.
Zıt görüşler
Trump’ın Genel Kurul’daki konuşması, bu ayrışmayı kendi kişisel karakterine de uygun bir ideolojik temele oturtmaya çalıştığını gösteriyor. Örneğin, ABD’nin yıllar önce önayak olduğu ve yaydığı “küreselleşme” kavramı (veya kendi deyişiyle ideolojisi) artık onun nazarında geçerli değil. Onun yerine “vatanseverlik doktrini”ni ön plana çıkarıyor. Bu onun “Önce Amerika” sloganına uygun bir dış politika hedefi. Aynı zamanda kendisinin bencil, hırslı, kavgacı, kibirli karakterinin de bir yansıması…
Sebepleri ve gerekçeleri ne olursa olsun, sonuçta bu tutum, yeni ayrışmalara ve bloklaşmalara yol açıyor.
BM’de Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un yaptığı konuşma, Trump’ın söylediklerine bir nevi “anti-tez” niteliğini taşıyor. Fransız lideri tek yanlı değil çok taraflı iş birliğini esas alıyor, bu arada uluslararası ticarette ABD’nin açtığı savaşa ve İran’a karşı yaptırım politikasına karşı çıkıyor.
Türkiye’nin rolü
BM’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı konuşmanın esas önemli yanı, sadece belirli meseleler üzerindeki çıkışları değil, yeni bir dünya düzeninin kurulmasına yönelik öncelikleriyle ilgilidir.
Cumhurbaşkanı’nın vurguladığı görüşlerden biri, daha önce defalarca tekrarladığı “Dünya beşten büyüktür” sloganıyla ilgilidir. Bu görüşe göre, Güvenlik Konseyi’nin yapısı ve bu arada daimi statü verilen Beş Büyükler’in (ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin) veto hakkına sahip olması, günümüzün şartlarına artık uymuyor. Dolayısıyla, bu yapıda bir değişiklik yapılması, diğer üye ülkelere de rotasyonla bu hakkın verilmesi gerekir.
Bu reform çağrısı, aslında Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde olumlu karşılanıyor. Ancak Beş Büyükler buna razı görünmüyorlar. Türkiye şimdi bu konuda güçlü bir lobi ile birlikte hukuki bir çalışma başlatıyor ve sonuçta Genel Kurul’dan bu yönde bir değişiklik kararı çıkacağını umuyor.
Erdoğan’ın konuşmasında vurguladığı diğer bir husus da, uluslararası ilişkilerde adalet, hakkaniyet, eşitlik ve yardımseverlik gibi ahlaki ilkelerin hâkim kılınmasıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bunları BM Genel Kurulu’nda seslendirerek Türkiye’nin bu konuda üstlendiği uluslararası rolü de göstermiş oldu.
Özay Şendir
İsrail saldıramaz ama bölmeyi dener...
4 Ekim 2024
Cem Kılıç
Aylık sorunu çözülmezse 6 yıllık kayıp olacak
4 Ekim 2024
Abbas Güçlü
Sosyal sorumluluk, doğaya saygı ve eğitim
4 Ekim 2024
Zafer Şahin
İsrail’in Türkiye’ye olası saldırı planı
4 Ekim 2024
Abdullah Karakuş
Normalleşenler ile normalleşemeyenler
4 Ekim 2024