TÜRKİYE'nin bir Irak politikası var mı?
Bazı çevrelere göre yok. Onların kanısınca, Ankara'nın Irak'taki gelişmeler karşısındaki tutumu, çoğu zaman belirsiz, hatta tutarsız. Buna, Türkiye'nin ABD bombardımanlarına karşı çıkmamasını, Washington'ın Saddam rejimini devirme planlarına kayıtsız kalmasını, Bağdat'a yeni bir Büyükelçi göndermemesini örnek olarak gösterenler var... Bazı çevrelere göre ise, Türkiye'nin Irak karşısındaki tutumu, uzun vadeli bir stratejiden ve vizyondan yoksun...
Türkiye'nin Irak'la ilgili politikalarında (Körfez krizinin patlak verdiği 1991'den bu yana) zaman zaman bazı hatalar, yetersizlikler ve tutarsızlıklar olmuştur tabii. Ama Ankara'nın bu konuda "politikasız" olduğunu öne sürmek gerçeği tam yansıtmadığı gibi, Türk diplomasisine haksızlık etmek de olur.
* * *
IRAK sorununda daha başından beri Ankara'nın izlediği politika şu temel unsurları içermiştir: 1) Saddam yönetiminin, BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde, yükümlülüklerini yerine getirmesi. 2) Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması, ülkenin çeşitli bölgelerinde merkezi hükümetin otoritesinin yeniden tesisi. 3) Irak'ın uluslararası camiada yeniden yerini alması ve bu arada ambargonun kaldırılması...
Türkiye, Irak politikasını bu genel çizgiler doğrultusunda oluşturmuş ve uygulamıştır. Birinci konuda, fırsat buldukça Saddam rejimine, dünyaya kafa tutmaktan vazgeçip BM kararlarına uyması çağrısında bulunmuştur. (Geçen şubatta Dışişleri Bakanı Cem, Bağdat'a gittiğinde bu mesajı vermişti)... İkinci konuda Ankara, sık sık Irak'ın toprak bütünlüğünü savunmuş, özellikle Kuzey Irak'ta ayrılıkçılığın hakim olmasına karşı çıkmıştır. (Türkiye bu konudaki duyarlılığını geçen eylülde Washington'daki Kürt zirvesinden sonra açıkça sergilemişti)... Üçüncü konuda da, Türkiye ambargonun kaldırılması yönünde zaman zaman girişimlerde bulunmuştur. (Türkiye "petrol karşılığı yiyecek" programının uygulanmasında rol oynamıştır)...
* * *
GENEL hatları ile Türkiye'nin izlediği politika bu.
Bunun dışında daha özgün, daha faal bir politika izlenemez mi? Kabul etmeli ki, bunun limitleri var. Bu da iki faktörden kaynaklanıyor.
* Birincisi, Saddam'ın davranışları. Bağdat'taki yönetim, açıkça bir gerilim ve dünyaya meydan okuma politikası izliyor. Eğer Saddam Körfez Savaşı'ndan sonraki yıllarda BM kararlarına uysaydı, kitle imha silahları üretiminden ve yayılmacı emellerinden vazgeçseydi, herhalde Irak halkı şimdiki sıkıntıları çekmeyecek, bölge de böyle huzursuz olmayacaktı. (Daha geçen hafta Bağdat, Kuveyt üzerindeki toprak taleplerini yineledi!)
Türkiye elbet yakın komşusu Irak'la iyi ilişkiler kurmak ister. Ama Saddam rejiminin genel politikası (ve ayrıca Türkiye'ye karşı tavrı), Ankara'nın manevra kabiliyetini kısmaktadır.
* İkincisi, dünya konjonktürü. Gerçek şudur ki, Irak'a karşı kampanyayı yürüten, günümüzün tek süper devleti ABD'dir. BM kararlarında da ABD'nin ağırlığı açıkça hissediliyor. Bazen Rusya veya Fransa gibi devletlerin farklı yol arayışları dahi, pek sonuç vermiyor. Bugün ABD Saddam'a karşı radikal (pek rasyonel olmasa da) politikasını ısrarla sürdürüyor. Bu da başka çarelerin denenmesi şansı zayıflatıyor...
* * *
ECEVİT hükümeti, şimdiye kadar izlenen politikanın ana hatlarını koruyor. Ancak dün de belirttiğimiz gibi, Ankara bazı aktif atılımlar yapma hazırlığında. Ecevit, daha önceki bir projenin güncelleştirilerek gündeme getirileceğini söylüyor.
Aslında bu "proje", yukarda saydığımız temel noktaları içeriyor: Irak'ın toprak bütünlüğü garantilensin. Saddam BM kararlarını uygulasın. Ambargo kalksın. Irak'la siyasal yakınlaşma sağlansın...
ABD, Türkiye'nin yeni "planı"nı dikkatle inceleyeceğini ve bu konuda diyaloğa sıcak baktığını söylüyor.
Ancak Ankara'nın girişimi Washington'ın politikasını ne kadar etkiler? Clinton yönetimi bugünkü politikasını değiştirir mi?
Şüpheli. Ama hükümet hiç olmazsa düşündüklerini söylemiş olur...
Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr