Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC ziyareti öncesinde bir grup Kıbrıslı Türk gazetecisine yaptığı açıklamalar, Ankara’nın Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili şartlarını “güncelleştirdiğini” ve tutumunu sertleştirdiğini ortaya koydu.
Önce Başbakan’ın söylediklerinin ışığında, yeni koşulların veya parametrelerin ne olduğunu anımsatalım:
*Annan Planı döneminin şartları değişti. Bu şartlar yeniden gözden geçirilmeli...
*Hiçbir yerde taviz söz konusu değil. Güzelyurt Rumlara verilemez. Karpaz bölgesinde en ufak bir oynama yapılamaz. Maraş’ın açılmasını daha çok beklerler...
*2012’de Rum yönetimi AB başkanlığında devraldığında, AB ile ilişkiler donar. Türkiye Rumlarla görüşmez...
*Türk askeri adadan çekilmez. Şartlar değişti. Bu yeniden konuşulmalı...
*Rum tarafı çözüm olarak eşit statüde iki devletli bir yapı kabul ederlerse ne âlâ. Yoksa kendileri bilir...
*Bu yılın sonuna kadar çözüm olmazsa, Türk tarafı (KKTC’nin tanıtılması bağlamında) başının çaresine bakar...
* * *
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da geçen hafta Ankara’nın Kıbrıs müzakereleriyle ilgili yeni pozisyonunu açıklamış ve bu sürecin mutlaka yılsonuna kadar tamamlanması ve 2012 başlarında bir referandumun düzenlenmesi gerektiğini söylemişti.
Bakan bu süre zarfında sonuç alınmadığı takdirde, Türkiye’nin, Rum başkanlığı döneminde, AB ile ilişkilerini donduracağını da belirtmişti.
Bu, Rum tarafını uzlaşmaya zorlamak ve AB’yi de sıkıştırmak için Türk diplomasisinin uyguladığı bir taktiktir. Başbakan’ın açıklamaları ise, bunun ötesinde, yeni bir stratejinin unsurlarını içeriyor. Örneğin şimdiye kadar “toprak ile ilgili” masaya yatırılan konularda, çıta yükseltiliyor ve daha dik bir duruş sergileniyor; bir arada Güzelyurt, Maraş, Karpaz gibi yerlerde herhangi bir taviz verilmeyeceği vurgulanıyor.
Ankara’nın tutumunda görülen bu sertleşmenin birkaç nedeni var:
*İlk neden, Türk tarafının Hristofyas yönetiminin zamanla oynamasından bıkmış olmasıdır. Ankara artık ortaya bir takvim koyuyor ve bu süre içinde çözüm sağlanamazsa, herkesin kendi yoluna gideceği uyarısında bulunuyor.
*Yunanistan’da ekonomi çöküyor, siyaset karışıyor. Güney Kıbrıs‘ta özellikle son mühimmat patlaması olayından sonra, Hükümet sarsılıyor, istifalar birbirini izliyor, hatta Hristofyas’ın çekilmesi isteniyor. Bu arada Rum kesimi KKTC’den elektrik satın almak zorunda kalıyor... Buna karşılık Türkiye siyasi istikrar ve ekonomik büyüme sürecinde. Erdoğan, “yeni ustalık döneminin Kıbrıs’a yansıyacağı” ifadesiyle, özgüvenini ortaya koyuyor.
*Doğu Akdeniz bölgesinde stratejik dengeleri değiştirebilecek önemli olaylar oluyor. Türkiye için Kuzey Kıbrıs Türklerinin güvenliğini olduğu kadar, adanın jeostratejik değerini de göz önünde bulunduruyor ve buradaki nüfuzunu korumayı hayati çıkarları arasında sayıyor...
* * *
Ankara’nın bu yeni duruşu, Kıbrıs müzakerelerinin seyrini nasıl etkileyecek?
Yeni durumun Rum tarafını köşeye sürdüğü açık. Önümüzdeki birkaç ay, gerçekten belirleyici olacak. Bu zaman zarfında çözüm sağlanamazsa, artık müzakere süreci tarihe karışacak.
Başbakanın demeci, Rum tarafına “uzlaşmazsanız, masada konuşulan yerlerden de olursunuz” mesajını veriyor. Hristofyas bunu iyi okuyabilecek mi?