TÜRKİYE'nin Kıbrıs'la ilgili tutumundaki zor gelişmeler, bu meselede çözüm yönünde belki de belirleyici, nihai bir aşamaya girilmekte olduğu umudunu vermiş bulunuyor.
BM'den ABD'ye ve AB'ye kadar çeşitli çevrelerden gelen tepkiler, "Türk inisiyatifi"nin olumlu karşılandığını ve yeni bir müzakere sürecinin başlatılması için cesaret verici bulunduğunu gösteriyor.
Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile yaptığı görüşmenin - ve yarın Washington'da Başkan Bush ile buluşmasının - ardından, yoğun çözüm arama aşamasına girilmesi bekleniyor...
* * *
ACABA bu kez başarıya ulaşılabilecek mi?
Kıbrıs'la ilgili bütün çevrelerde sorulan bu soru dün İstanbul'da TESEV'in düzenlediği - ve Kıbrıs'ın her iki kesiminden 60 kadar önemli katılımcının da hazır bulunduğu - bir konferansta tartışıldı.
Aralarında eski Cumhurbaşkanı Yorgo Vasiliu gibi önemli siyasetçilerin de dahil olduğu kalabalık Kıbrıs Rum grubu, aslında Türkiye'nin ve KKTC'nin son aldığı tutumdan oldukça memnun görünüyor. Bu görüşü eski hükümet sözcüsü Mihalis Papapetru, yaptığı konuşmada şöyle ifade etti: "Başbakan Erdoğan'ın son açıklamaları, Türk tarafının tutumunda önemli değişikliklerin yer almakta olduğu izlenimi veriyor... Eğer gerçekten bu politika açıklık kazanır ve böyle sürdürülürse, çözüm yolu açılmış olacaktır"...
* * *
BUNUNLA beraber, Papapetru ve diğer Rum katılımcılar bazı kuşkuları dile getirdiler, tartışmalarda örneğin şöyle sorular sordular: Türk tarafı gerçekten Annan planını müzakere zemini sayacak mı? Denktaş, müzakereci olarak, bu çizgiyi izleyecek mi? Türkler sırf masadan kaçan taraf olarak görünmemek için müzakerelere razı mı oluyor? Gerçekten çözüm istiyorlar mı ve bunun için gerekli esnekliği gösterecekler mi? Erdoğan'ın sözünü ettiği "arabulucu" neye yarayacak?..
Bu konuşmalar, Rum tarafının her şeye rağmen "Türk inisiyatifi"ni büyük ihtiyatla karşıladığını, Ankara'ya hala tam güvenemediğini ortaya koyuyor.
Doğrusu Başbakan'ın son olarak "arabulucu" ve "daraltılmış metin" gibi yeni önerileri, sadece Rum değil, Türk çevrelerinde de kafa karıştırdı. TESEV'in öğle yemeğinde konuşan KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, sorulan sorulara karşılık bu konulara girmekten kaçındı ve bunları "bu düşüncelerin sahibi" olan Başbakan'ın açıklığa kavuşturması gerektiğini söyledi.
Bununla beraber Talat, çözüm yolunda "yeni dinamik bir sürecin başladığını" vurguladı. Ankara'da Erdoğan hükümetinin, Lefkoşa'da da yeni kurulan hükümetin mayısa kadar bir anlaşmaya varılması hususunda kararlı olduğunu belirtti.
Kıbrıs meselesinde geçmiş yıllarda müzakereler çok kez başladı ve sonuç alınmadan kesildi. "Bu kez de öyle mi olacak" sorusu, kaçınılmaz olarak, gene soruluyor tabii, ama buna verilen yanıt, bu kez umut veren güçlü işaretlerin bulunduğudur. Talat'ın sözünü ettiği gibi, Ankara'da ve Lefkoşa'da işbaşındaki hükümetlerin - ve de kamuoyunun önemli bir kesiminin - kararlığıdır. Diğer bir faktör de uluslararası konjonktürdür.
Bütün bunlar - gene ihtiyatı elden bırakmamak kaydı ile - bu kez daha iyimser olmayı mümkün kılıyor...