DIŞİŞLERİ Bakanlığı’nın Ermenistan’la ilişkiler konusundaki açıklamanın zamanlamasını neye göre ayarladığını anlamak zor değil. Adres belli: Beyaz Saray... Amaç, Başkan Barack Obama’nın bugün Ermenilere yönelik “24 Nisan mesajı”nda Türkiye’yi rahatsız edecek bir ifade kullanmamasını sağlamak...
Bütün işaretler, Obama’nın gerçekten bugünkü mesajında “genocide”, yani soykırım sözcüğünü kullanmaktan kaçınacağını gösteriyor.
Aslında Amerikan lideri Türkiye ziyaretinde de 1915 olaylarıyla ilgili kişisel görüşünü koruduğunu söylemekle beraber, Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecinin aksamamasına özen gösterilmesi gerektiğine işaret etmişti.
Ne var ki, o günlerde Türkiye’nin Ermenistan’la sınırı açmaya hazırlandığına ilişkin haberlerin hemen ardından Azerbaycan’dan gelen sert tepkiler ve Başbakan Erdoğan başta olmak üzere Türk yetkililerinin “Karabağ sorunu çözümlenmeden sınırlar açılmaz” tarzındaki beyanları, ciddi kuşkular ve soru işaretleri yarattı.
Belli ki Ankara, şimdi resmi açıklamasıyla, bu kuşkuları dağıtmayı ve özellikle ABD’ye, Ermenistan’la başlatılan sürecin devam etmekte olduğu güvencesini vermeyi amaçlıyor.
Bunun Washington’da olumlu karşılandığını da görüyoruz. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın ve bakanlık sözcüsünün, atılmakta olan “cesur adımlar” konusundaki övücü ve destekleyici ifadeleri de bunun açık göstergesi.
Uygulama ne zaman?
DIŞİŞLERİ açıklamasında “normalizasyon için kapsamlı bir çerçeve üzerinde mutabakat sağlandığı ve bir yol haritasının belirlendiği” vurgulanıyor.
BU “çerçeve”nin içeriği ve “yol haritası”nın takvimi ile ilgili açıklayıcı bir bilgi verilmemesi, müzakere sürecinin daha devam edeceği ve “normalizasyon” çerçevesindeki gelişmelerin (örneğin sınırların açılmasının) hemen beklenmemesi gerektiği izlenimi veriyor.
Müzakerelerin gizli tutulması nedeniyle, Karabağ sorununun bu “çerçeve” (veya “paket”) içindeki yerini -hatta açıkça yer alıp almadığını- bilemiyoruz. Başbakan ve diğer yetkililer son demeçlerinde normalleşmeyi bu meselenin halline bağladılar. Eğer bu ifade, “Önce Karabağ sorunu halledilsin, sonra sınırları açar, diplomatik ilişki kurarız” anlamını taşıyorsa, bunun gerçekleşmesi için daha çok beklemek gerekir! Çünkü bu yıllanmış meselenin kısa sürede hallolacağını gösteren bir işaret yok. Olsa olsa bu konuda müzakereler devam eder, ama bu arada Ermenistan işgal ettiği Azeri topraklarından (“reyon”lardan) çekilmeyi taahhüt eder...
Çelişki var mı?
GELİNEN noktada, bu parametreler üzerinde bir karşılıklı anlayış veya mutabakat sağlanmış olması mümkün. Eğer açıklamada sözü edilen mutabakat bu çerçevede ise, Ankara-Erivan ilişkilerindeki “normalizasyon” yakında gerçekleşebilir. Yok eğer Ankara’da son günlerde resmi beyanlarda kullanılan ifadeyle normalizasyon Karabağ meselesinin halline bağlanıyorsa, bunun için daha uzun zamana ihtiyaç olacak...
Şimdi ABD adresli Dışişleri açıklaması ile, Azerbaycan adresli demeçlerin ışığında neler olacağını göreceğiz.
ABD cephesinde, yukarıda belirttiğimiz gibi, bugün büyük olasılıkla “kritik gün” atlatılacak... Azerbaycan cephesinde, bakalım Aliyev yönetimi bu beyanlarda ve açıklamada, beklediği güvenceyi bulacak ve son günlerde Türkiye’ye karşı aldığı tavrı değiştirecek mi?
Dışişleri açıklamasında bildirilen mutabakatın hayata geçirilmesi, Bakü’nün tutumu kadar Türk hükümetinin göstereceği kararlılığa bağlı...