Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


BBC radyosu, habercilik alanında dünyanın en dinamik, güvenilir ve saygın yayın organıdır.
Uzun yıllardan beri kısa dalgadan Türkçe yayın yapan BBC'nin haberlerini Türk dinleyiciler bir süredir FM bandından (102.8) rahatça izleyebiliyorlar.
Özellikle dünyada olup bitenleri öğrenmek isteyenler için BBC'nin haber ve yorumlarını izlemek adeta bir ihtiyaçtır.
Tıpkı, bir süreden beri FM bandından yayın yapan "Almanya'nın Sesi" radyosunun Türkçe yayınları gibi...
Ama ne yazık ki, Türk halkı artık bu olanaktan yoksun kalacak. Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) aldığı karara göre, bu yabancı radyoların FM bandındaki Türk radyo istasyonları üzerinden yayın yapması yasaklanıyor.
Bunun nedeni, "Radikal" gazetesinin dünkü manşetindeki ifadesi ile, bu yayınların "ulusal güvenlik engeline takılması"dır.
Bu gerekçe o kadar saçma ki, RTÜK'ün Başkanı Nuri Kayış dahi, bu kararın Türkiye'yi haberleşme özgürlüğü bulunmayan sansürcü bir ülke konumuna düşüreceğini söyledi ve bizzat kararın iptali için dava açacağını açıkladı!
* * *
"ULUSAL egemenlik kavramı tartışılsın mı, tartışılmasın mı" konusunun hararetle tartışıldığı bir ortamda cereyan eden bu "ufak" olay, Türkiye'nin halen karşılaştığı "zihniyet meselesi"ni gözlerin önüne seriyor.
Bir yandan dünyaya açılma, evrensel değerlere uyma, uluslararası standartlara ulaşma yönünde gelişen, değişim yanlısı atılımcı bir akım... Öte yandan klişe haline sokulan kavramlarla, vehim haline gelen kuşku ve kaygılarla, değişime ve yeniliğe karşı direnen statükocu bir akım...
İşte Türkiye - geçenlerde de yazdığımız gibi - bu iki karşıt cereyan arasında bocalıyor. Son zamanlarda sık sık görülen çekişmeler, toplumdaki bu iki farklı anlayışın bir sonucu.
RTÜK'teki tartışma bunun somut örneklerinden sadece bir tanesi.
* * *
EĞER "ulusal güvenlik kavramı" üzerindeki tartışma, baştan itibaren daha somut konularla gündeme getirilseydi, herhalde şimdi yaşanan sürtüşmeler ve gerginlikler önlenebilirdi.
Bu kavram, muğlak şekli ile tartışıldığı sürece, doğal olarak oluşacak "taraflar" konuya kendi pencerelerinden bakarak adeta takım tutar gibi, belirli görüşlerine sımsıkı yapışacaklardır.
Oysa, ulusal güvenlik kavramının siyasal, askeri, ekonomik, sosyal, vs. pek çok boyutu vardır. Tartışmaya açılması gereken sorunlar, somut olarak tek tek ("case by case") ele alınırsa, bu kavram kargaşası (ve münakaşası) da önlenmiş olur.
* * *
ULUSAL egemenlik tartışmasının özüne daha girilemeden açılan tartışmaların sürdüğü bugünlerde, şu iki noktanın göz önünde tutulması önemlidir.
1) Tartışmaların, konunun sınırlarını aşmasına ve hele bir siyasetçi - asker sürtüşmesine dönüşmesine izin verilmemeli...
2) Tartışmalar sabit fikirlerle değil, uzlaşmacı bir yaklaşımla sürdürülmeli.
Bizde her nedense tartışmayı, kavga olarak algılayanlar var. En azından tartışmalarda hırçın, saldırgan bir üslup kullanmamaya özen göstermeli...
Batı standartlarına ulaşmak için atılacak ilk adım da bu olmalı...