Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Başbakan Bülent Ecevit'in bu ayın sonunda ABD gezisinin ve Başkan Bill Clinton ile görüşmesinin ağırlık noktası ne olacak?
Son günlerde medyada Kıbrıs'la ilgili haberler o kadar öne çıktı ki, sanki Washington'daki temaslarda ele alınacak bir numaralı konu bu sorun olacakmış gibi!
Kuşkusuz Kıbrıs, Beyaz Saray'daki görüşmelerde tartışılacak konulardan biri. Ama Türk tarafı kadar Amerikalılar da, çok önem verilen bu ziyaretin, ön planda Kıbrıs meselesi ile ilintili gösterilmesini hiç istemiyorlar.
Üst düzey bir ABD'li yetkilinin deyişi ile Beyaz Saray'daki görüşmeler kesinlikle "Kıbrıs sorununun müzakeresi"ne dönüşmeyecek. Ağırlık ikili ilşikiler, siyasal ve ekonomik işbirliği konuları üzerinde olacak.
Washington, Türkiye'de bunun bilinmesini istiyor. ABD yönetimi; Kıbrıs, Öcalan, Güneydoğu'daki durum gibi hassas konuların, ziyarete gölge düşürmemesine şimdiden özen gösteriyor.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı (eski Ankara Büyükelçisi) Mark Grossman ile Beyaz Saray Avrupa İşleri Müdürü (Clinton'ın özel asistanı) Antony J. Blinken işte bu mesajı Başbakan'a ve diğer hükümet yetkililerine vermek için Ankara'ya gelmişlerdir.
* * *
GROSSMAN ve Blinken'in Ankara'daki temasları, Ecevit'in Washington'da yapacağı görüşmelerin bir nevi ön provası olmuştur. Türk yetkililer böylece ABD'nin "bugünkü havası"nın ne olduğunu ve Washington'daki görüşmelerin nasıl bir seyir izleyeceğini daha iyi sezebilmişlerdir.
Ecevit'in ziyareti, birçok bakımdan önemli bir zamana rastlıyor. Deprem, ABD'de Türkiye lehine büyük sempati yaratmıştır. Yönetim şimdi Türkiye'ye daha fazla destek olmak ihtiyacını duyuyor. Washington'da iki ülke arasındaki işbirliğinin daha pekiştirilmesinin yolları aranacak.
Bu bağlamda, masaya gelecek öncelikli konulardan biri, ABD'nin ekonomik desteğidir. Washington IMF ve Dünya Bankası'nın Türkiye'ye ivedi yardım sağlamasına önayak oluyor. Şu sırada Türkiye'nin çıkarmayı düşündüğü tahvilin ABD hükümetince garanti edilmesi konusunda çalışmalar yapılıyor. Ecevit'in ziyareti sırasında, ana hatları belirlenmiş olan bir "Ticaret ve Yatırım Çerçeve Anlaşması"nın imzalanması söz konusu...
* * *
ZİYARETİN zamanlama olarak diğer ilginç bir yönü de, şu sırada Türkiye - Yunanistan, Türkiye - AB ilişkilerinde bir yakınlaşma sürecine girilmiş olmasıdır. Clinton, Ecevit'e bu fırsatın değerlendirilmesini tavsiye edecek, ABD'nin desteğini yineleyecektir.
Kıbrıs konusunda Clinton, çözüm zamanın geldiğini düşünüyor ve "Kıbrıs Fatihi" Ecevit'in katkılarına güveniyor. Ancak Yönetim - özellikle Denktaş'ın son Washington'daki temaslarının ışığında - mevcut zorlukların farkında. Ama ABD mutlaka görüşme sürecinin - şu veya bu şekilde - başlamasını istiyor. "Şartsız Konferans" gerçekleşmeyecekse, başka yollar bulunabilir. Örneğin "proximity talks" dedikleri, dolaylı görüşmeler gibi... Bir Amerikalı diplomat "Clinton Kıbrıs konusunda herhangi bir plan önermek ve hele bir çözüm üzerinde dayatmak niyetinde değil" diyor.
Aynı duyarlılık Kürt konusunda da seziliyor. Clinton Öcalan davasının gidişatından memnun. PKK'ya bir terörist örgüt olarak bakmaya devam ediyor. Ancak şimdi Kürt kökenli vatandaşların demokratik haklarına eğilme zamanının geldiğini düşünüyor ve Cumhurbaşkanı'nın Güneydoğu'daki belediye başkanları ile görüşmesini, Genelkurmay Başkanı'nın Kürtçe yayınlar üzerindeki sözlerini cesaret verici buluyor...
Bu konunun da Washington'daki temaslarda öne çıkması istenmiyor. Bu hassas konularda yapılacak konuşmalar, "müzakere" değil, bir "görüş alışverişi" niteliğinde olacak. Öyle olması da, ziyaretin başarılı geçmesi ve ilişkilere yeni bir ivme kazandırılması için zorunlu...



Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr