Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İran Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi de dün Ankarada bekleniyordu; ama o da Tahranda Meclisin aldığı bir karar nedeniyle, son dakikada gelişini belirlenmeyen ileri bir tarihe bıraktı...Oysa bu iki ziyaret de, Türk dış politikasının "çok boyutlu açılımları" bakımından, önemli. Ankara, bu iki komşusuyla ilişkilerini ekonomik, ticari, siyasal, stratejik, güvenlik vs. alanlarında geliştirmek çabasında... Hatta Türkiyede kimileri, Rusya ve İranı, Batıyla ilişkilerine bir nevi "alternatif" olarak görüyor. Ne var ki bu yaklaşımı, belki son olaya bir daha bakıp gözden geçirmek gerekecek...***ASLINDA iki komşu ülkenin liderlerinin Türkiyeye gelememesindeki benzerlik dikkat çekici. Ancak nedenleri farklı: Putin için engel, Beslandaki terör faciası. Hatemi için ise sebep, İran Meclisinin Türkiyeye yönelik kararı...İranın "reformcu" Cumhurbaşkanı, Ankaraya gelişinde, daha önce Başbakan Erdoğanın Tahran ziyareti sırasında ele alınan "büyük projeler"le ilgili anlaşmaya noktayı koyacak, böylece Türk - İran ilişkileri yeni bir ivme kazanacaktı. "Muhafazakarlar"ın (veya Mollaların) hakimiyetindeki Meclisin, bu anlaşmaların önceden parlamenterlerin onayını sağlaması şartını içeren kararı, bu fırsatı kaçırttı. Bu işi tamamlamayı ümit eden İran lideri, bu durumda, mahcup olmamak için, Ankaraya gelmekten vazgeçti.***BU olayın iki yüzü var: Birincisi, İranın iç politikası - yani muhafazakarlarla reformcular arasındaki mücadele - ile ilgili. İkincisi ise Tahranın dış politikası - yani Türkiyeyle yakınlaşma çabaları - ile ilişkili...Birinci konuda, Meclisin aldığı karar, muhafazakarların İranın siyasal yönünü belirlediklerini, reformcuların çabalarına (zaman zaman liberal eğilimli gençlerin önceki gün olduğu gibi Tahrandaki gösterilerine) rağmen, son sözü söylemeye "muktedir" olduklarını gösteriyor.İkinci konuda, Meclisin bu kararı spesifik olarak iki Türk şirketinin kontratları üzerinde almış olması, muhafazakar kesimin İranın Türkiyeyle fazla bir işinin olmasını arzulamadıklarını açıkça ortaya koyuyor. Zaten daha önce de, bazı Mollalar (veya sözcüleri) iki Türk şirketinin aleyhinde birtakım iddialar öne sürmüşlerdi.İranda muhafazakarların öteden beri Türkiyeye karşı kuşkulu tavırları dikkate alındığında, bu kez de böyle hareket etmeleri pek şaşırtıcı değil doğrusu. Onların gözünde laik, demokratik rejimi, Batıya açılan dış politikasıyla, Türkiye pek "makbul" bir ülke değil...***GEÇMİŞTE de, (hatta Şah döneminde) İranlılar Türkiyeye rakip olarak bakmış, bu güvensizlik ve şüphe ortamında işbirliğini ileriye götürmekten çekinmiştir. Ama şimdi buna açıkçası bir de "ideolojik" faktör de ekleniyor.Bu bakımdan Cumhurbaşkanı Hateminin Ankaraya gelememesi (Putinin gelememesinden farklı olarak), ilişkiler açısından olumsuz bir anlam taşıyor.İran liderinin bu ziyaretini ileri bir tarihte gerçekleştirmesi arzu edilir ve mümkün de görünebilir. Ancak gerçek şudur ki, Türk - İran yakınlaşmasının geleceğini her şeyden önce Tahrandaki iktidar kavgasının sonucu belirleyecektir... skohen@milliyet.com.tr KOMŞU ülkelerin liderlerinin Türkiyeyi ziyaretlerine ne oluyor böyle? Bu ayın başında Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin gelecekti; ancak Kuzey Osetyadaki terörist saldırısı yüzünden bu tarihi gezisini ertelemek zorunda kaldı...