Gazetenin de kabul ettiği gibi bu "İnanılmaz bir şeye benziyor", ama gerçekten Rum hükümeti böyle bir düşünce -ve hele böyle bir çaba- içerisinde ise, "kopacak gürültü"nün kendisi dahil kimseye bir yararı olmayacağı kesin. Türkiye'nin Papadopulos'un böyle bir zorlaması karşısında "kopacak gürültü"den korkup o gemiye limanını açmasını beklemek ne kadar saflık ise, AB'nin de böyle bir krizin çıkmasına izin vereceğini sanmak da o kadar saçmadır...* * *TÜRKİYE'nin ek protokol gereği deniz ve havalimanlarını Kıbrıs Rum gemilerine açma zorunluğunun bulunup bulunmadığı çok tartışıldı. Ancak AB Müzakere Çerçeve Belgesi, (AB'deki genel havayı yansıtan şekilde) bu zorunluğa işaret ediyor. Bunun 2006'da daha müzakere sürecinin başında Türkiye'yi zorlayacağı bir gerçek.Ne var ki, AB yetkilileri, Türkiye'nin bu konudaki pozisyonunun da farkındalar. Ankara limanlarını Rumlara açmak için önce AB'nin -verdiği sözü yerine getirerek- KKTC'ye karşı izolasyona (yani ambargoya) son vermesini şart koşuyor.Türkiye'nin bu konudaki ısrarının temelinde yatan neden açık: Türk kesimine karşı kısıtlamaların kalkması, hem KKTC'nin varlığının "fiilen" tanınması anlamını taşıyacak, hem de Kıbrıs Türklerinin dış dünya ile direkt ekonomik ilişkiler kurmasını sağlayacaktır. Aksi halde, sadece Ankara'nın Rumlara limanlarını açması, Rum yönetimini tüm adanın meşru temsilcisi olarak tanıdığı şeklinde algılanacak, ayrıca bu, siyasal olarak olduğu kadar ekonomik olarak da KKTC'nin varlığını sarsacaktır.Türk diplomasisi bu yüzden ek protokol ile ilgili yükümlülüğünü getirmek için, KKTC'ye karşı izolasyonun sona erdirilmesi şartı üzerinde ısrar ediyor.* * *BU kompleks sorunun çözümü, kuşkusuz "Simerini" gazetesinin sözünü ettiği zorlamalarla mümkün değil. Papadopulos hükümeti, AB'deki avantajlı durumunu Türkiye'yi sıkıştırmak için kullanmak isteyebilir. Ancak bunda AB'nin alacağı tavır çok önemli.AB'nin resmi tutumu, Türkiye'nin ek protokolün vecibelerini hayata geçirmesi gerektiği yönünde ise de, birçok AB yetkilisi, şimdi Birliğin de kendi taahhütlerini yerine getirmesi lüzumunu hissediyor.Nitekim geçen hafta Kıbrıs'ı ziyaret eden Avrupa Parlamentosu Başkanı Joseph Borrell Türkiye'nin limanlarını açması kadar Rumların da Türk kesiminin izolasyonuna son vermesi gerektiğini belirtti... AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn de Türkiye gezisinde, ek protokolün Türkiye tarafından onaylanması ve uygulanması konusuna öncelik vermekle beraber, Kıbrıs Türklerinin izolasyonuna son verilmesi, ayrıca Kıbrıs sorununun müzakere yolu ile çözümlenmesi gereğine de işaret etti.* * *TÜRKİYE'nin AB ile uzun müzakere sürecinde, Kıbrıs sorununun değişik yönleriyle sık sık gündeme geleceği ve sürtüşmelere yol açacağı bir gerçek. Bunun bu yolu tıkayan, kriz ve gerginlik yaratan bir engel oluşturmasını önlemek, AB'nin elinde.Kıbrıs meselesine çözüm bulmak işi, BM'ye verilmiştir. Ama AB en azından kendi bünyesi içinde, zorlamaları engeller, taraflar arasında bir uzlaşma ortamı yaratabilirse, BM'nin nihai çözüm arayışına da katkıda bulunmuş olur. skohen@milliyet.com.tr UMARIZ haber doğru değil. Kıbrıs Rum gazetesi "Simerini"ye göre, Papadopulos yönetimi "Türkiye'nin Gümrük Birliği ek protokolünü uygulama konusundaki niyetini sınamak için Kıbrıs (Rum) bandıralı bir gemiyi Türk limanına göndermeyi" düşünüyormuş. Türkiye'nin bu geminin kendi limanına yanaşmasını engellemesi halinde de "AB içinde gürültü koparmayı" planlıyormuş ve de bu amaçla şimdiden bazı sondajlar yapıyormuş...