Son yazımızda İspanya’daki Batasuna Partisi’nin, ayrılıkçı terör örgütü ETA ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle kapatılmasının AİHM tarafından onaylanmasına ve bunun gerekçelerine yer verdik.
Bugün aynı konuya devam ederek, AİHM’nin 30 Haziran’da aldığı ve konuyla ilgili olan diğer iki kararı ele alacağız. Görüleceği gibi, bunların da kapatma davasıyla karşı karşıya olan DTP’nin avukatları tarafından not edilmesi gerekecek.
Bask’taki örnek...
Söz konusu davalardan ilkinde “Etxeberra” adlı Bask asıllı kişi ile arkadaşları 2003 yılında; ikincisindeyse “Herritarren Zerrenda” adlı Bask politikacı 2004 yılında İspanya’yı AİHM’ye şikâyet etti.
Her iki davanın kısmen görülebileceğini 2007 yılında kabul eden AİHM, 30 Haziran’da açıkladığı kararlarıyla, bir önceki yazımıza konu olan Batasuna davasında olduğu gibi, bu davalarda da İspanya’yı haklı, davacıları haksız buldu.
Peki, neydi davacıların şikâyeti?
Daha önce Batasuna Partisi’nde aktif olan Etxeberra ve arkadaşları, Mayıs 2003’te Bask bölgesi ile Navarre’de yapılacak yerel seçimlere aday olarak kayıt oldular. Ancak, seçimlerin hemen öncesinde başsavcılık, söz konusu olan 300 kişinin seçim listelerinden çıkarılmaları için girişim başlattı.
Gerekçesi ise bu kişilerin, terör örgütü ETA ile bağlantısı yüzünden 2003 yılında yasaklanan Batasuna Partisi ile aynı doğrultuda hareket etmeleriydi. İlgili mahkemenin bilahare kabul ettiği bu gerekçe, daha sonra ülkenin en yüksek mahkemesi tarafından da onaylandı.
İspanya Anayasa Mahkemesi de, bu kişilerin ETA ve kapatılan Batasuna Partisi’nce oluşturulan ortak bir strateji çerçevesinde hareket ederek, yasaklanan partinin yeniden kurulmasını amaçladıklarına dair Yüksek Mahkeme kararını doğru buldu.
İspanya yine haklı...
Söz konusu kişiler bunun üzerine, İspanya’nın taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) gereğince demokratik haklarının ihlal edildiğini savunarak, AİHM’ye başvurdular. Ancak AİHM, belirttiğimiz gibi, İspanya’yı yine haklı bularak gerekçelerini şöyle sıraladı:
AİHM’nin gerekçeleri
1- İspanya yasalarında kendilerine karşı alınan tedbire yer olduğu için davacılar bu yasaların aleyhlerinde işletileceğini öngörecek durumdaydılar.
2- Davacıların seçimlere katılmalarına izin verilmesi, yasaklanan Herri Batasuna ve sonraki adıyla Batasuna Partisi’nin faaliyetlerini sürdürme anlamına gelecek ve bu partilerin kapatılmış olmasını anlamsız kılacaktı.
3- AİHM, devletin bu durumda takdir kullanma marjına sahip olduğunu kabul ederek, mahkemelerin davacılara karşı verdiği yasaklama kararının “ölçülü” olduğuna ve AİHS’nin ilgili maddelerinin ihlal edilmediğine kanaat getirdi.
Benzer davalar
Burada söz konusu olan ikinci dava, yani Herritarren Zerrenda adlı Bask politikacının İspanya’ya karşı açtığı dava da, Etxeberra ve arkadaşlarının açtığı davaya çok benziyor.
Zerrenda, Haziran 2003’te yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerine adaylığını koymuş ancak başsavcı, Etxeberra ve arkadaşlarına karşı kullandığı gerekçelerin aynısıyla bu adaylığın mahkeme tarafından iptal edilmesini sağlamıştı. Bu karar da ülkenin en yüksek mahkemelerince onaylanmıştı.
Bunun üzerine Zerrenda İspanya’yı AİHM’ye şikâyet etmişti. Ancak AİHM, yukarıda sıraladığımız gerekçelerin aynısıyla, bu davada da İspanya’yı haklı, davacıyı ise haksız buldu.
Oybirliğiyle verildiBatasuna davasında olduğu gibi, bu iki davanın da çok önemli bir özelliği var. O da, bu davalardaki kararların altı farklı Avrupa ülkesinden gelen yargıçlardan oluşan bağımsız bir AİHM heyeti tarafından oybirliğiyle verilmiş olmasıdır.
Daha önce de söylediğimiz gibi, burada DTP’nin kapatılmasını savunmuyoruz. Tercihimiz, DTP’nin yasalara uyarak siyasi hayatını sürdürmesinden yanadır.
Öte yandan, “Avrupa müktesebatına” öznel nedenlerle - ve biraz da yalan yanlış - atıf yapıldığı bugünlerde, bu hukuki ayrıntıların, özellikle DTP avukatları tarafından, not edilmesinde yarar olduğunu düşünüyoruz.