Bu yazının yazıldığı sıralarda yerel seçim sonuçları henüz ortaya çıkmamıştı. Ancak, birçok kişi gibi, bizim tahminimiz de AKP’nin tekrar kazanacağı şeklindeydi.
Tartışmalar da zaten AKP’nin kaybedip kaybetmeyeceği sorusu çerçevesinde değil, ne ölçüde kazanacağı sorusu çerçevesinde yürütülüyordu. Bu nedenle yazımızı bu varsayıma dayanarak kaleme alıyoruz.
Hemen başta şunu açıkça ifade etmek istiyoruz. Seçim sonuçları ne olursa olsun, AKP bu seçimleri nasıl kazanırsa kazansın, hükümeti yine de içeride ve dışarıda çok zorlu bir dönem bekliyor. İlgi alanımız olduğu için biz burada daha çok işin dış boyutu üzerinde durmak istiyoruz. Ancak iç boyutun da bununla yakından ilgili olduğu kesin.
Türkiye dünyadan kopuk değil
Bir hususun artık iyice anlaşılması gerekiyor. Türkiye dünyadan kopuk değil, dünyayı ilgilendiren siyasi ve ekonomik sorunların ya odağında ya da çok yakınında duruyor.
Bu yüzden hükümetin perşembe günü Londra’da yapılacak G-20 zirvesi ile ardından Strasbourg’da ve Baden Baden’de yapılacak NATO zirvesinin sonuçlarını yakından izleyerek bunlara göre politikalar üretmesi gerekecek.
Öte yandan, geçen hafta Brüksel’de yapılan, AB’nin “Bahar Zirvesi”nin sonuçları da hükümeti bazı kararlar almaya sevk edecek. O zirvede Türkiye’nin AB perspektifi teyit edildiyse de reformlar konusunda Ankara’dan daha fazla ciddiyet beklendiği de ortaya kondu.
Obama ve AB’nin tutumu
Ancak burada ilk etapta G-20 zirvesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bir sonuç beklediğimizden değil. Göstergeler bu açıdan umutlu olmamızı zor kılıyor. Sorun da ABD ile AB arasında ekonomik krizden çıkış yolu konusunda büyüyen kavgadan kaynaklanıyor.
AB, Obama’nın devasa finansal paketler ve kamu projeleriyle ekonomiyi canlandırma politikasına karşı olduğunu gösterdi. AB dönem başkanı Çek Cumhuriyeti’nin başbakanı aslında “eski başbakanı” (zira hükümeti geçen hafta düştü) Mirek Topalanek, Obama’nın politikasını “Cehenneme giden yol” diye tanımladı.
AB içinde ciddi çatlaklar var
Aslında Fransa ve Almanya da aynı kanaatteler. Obama’nın öngördüğü harcamaların hem Avrupa’daki mali piyasaları altüst edeceğini, hem de enflasyonist baskılar yaratacağını düşünüyorlar. Ekonomik kriz yüzünden AB içinde baş gösteren ciddi çatlaklara ise burada girecek yerimiz yok. Buna önümüzdeki günlerde değinmeyi umuyoruz.
G-20 zirvesinin ardından Strasbourg’da ve Baden Baden’de yapılacak olan, NATO’nun “60’ıncı Yıldönümü Zirvesi” ise bir yerde ittifakın geleceğini tayin edecek. Zira, ABD Afganistan’ı NATO’nun geleceği için bir numaralı sınav haline getirerek, üyelerden buna göre davranmalarını istiyor. Bu da üye ülkeleri, kamuoyunda popüler olmayan, fakat ittifaka önem veriyorlarsa zorunlu olarak almaları gereken bazı kararlarla karşı karşıya bırakacak.
Rüştünü kanıtlama süreci
Bu kısa listeden bile AKP’nin seçim sonrasında “sistemik maceralara” girmekten ziyade, dünyadaki ekonomik ve siyasi konjonktürün ortaya çıkardığı durumlarla başa çıkmak zorunda kalacağını ortaya koyuyor.
Onun için, seçimlerden nasıl çıkmış olursa olsun -başında da dediğimiz gibi- AKP iktidarını içeride ve dışarıda zorlu ve bizce siyasi rüştünü asıl şimdi kanıtlayacak olan bir dönem bekliyor.