Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cuma namazlarını kaçırmamaya çalışan laik fakat inançlı bir dostumuz önceki gün “Bu kadarı da fazla” diye aradı. Camide dinlediği vaazın antisemitizmin en çirkin örneklerinden biri olduğunu söyledi. “Etrafımdakilerin bu sözleri onayladıklarını gördükçe utandım” dedi.
Dostumuzu infiale sevk eden şeyin haberlerini aslında gazetelerden biliyoruz. Kimi “Allah’ın gazabına uğramış lanetli kabile”den söz ediyor, kimi “Hitler’in işi eksik bıraktığını” çağrıştıran ifadeler kullanıyor. Bazıları da Ahmedinecad’a özenerek, “Bu ırkın dünyanın yüzünden silinmesini” temenni ediyor.
Özetle, İsrail’in Gazze’de sergilediği vahşet köktendinciler tarafından antisemitizmi yerleştirmek için altın bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Oysa tarihimizde bu çirkin olgu hiçbir zaman Batı’daki boyutlara erişmemiştir. Başbakan Erdoğan bile, İsrail’e yanıt verirken, Osmanlıların İber Yarımadası’ndan kovulan Musevilere nasıl kucak açtığını hatırlattı.

Farklı düşünenler var

Buna rağmen, Erdoğan’ın verdiği aşırı Hamas yanlısı görüntü nedeniyle, uluslararası gözlemcilerce “köktendinci özü” tekrar öne plana çıkarılan AKP hükümetinin antisemitizm konusundaki duyarsızlığı dikkat çekiyor.
Washington’dan yansıyan haberler de zaten, zaman zaman antisemitizm kokan söylemi nedeniyle oradaki Yahudi lobisinin zaten uzun süredir kızdığı Erdoğan’ı bu kez gerçekten “sildiğini” gösteriyor.
Aldığımız haberlere göre, Ermeni soykırım tasarısı gündeme geldiğinde, hükümet destek için bu kez Yahudi lobisinin değil, başkalarının kapısını çalmak zorunda kalacak. Tabii o kapıları bulabilirse.
Aslında bunun “çok hayırlı bir gelişme” olacağını düşünenleri de tanıyoruz. “Türk-ABD ilişkilerini kopma noktasına getirecektir” diye Kongre’den bu tasarının geçmesini istiyorlar. Hesapları ise malum.
Bu tasarılar Türkiye’yi Batı’dan uzaklaştırıp Müslüman Doğu’nun kollarına itecek. Böylece “Türkleri Müslümanlıktan uzaklaştıran ve 150 yıldır devam eden bir süreç” durdurulmuş olacak. Buna inananlar elbette ki ne Batı’yı, ne Doğu’yu ne de kendi ülkelerini tanıyorlar.

Vahşeti kınayalım ama

Bu arada, üzerlerinde herhangi bir etki yaratmasa da, bu kesime gene de hatırlatmak isteriz.“Antisemitizm” şu anda Müslüman olmayan dünyada -ki buna sadece Batı’yı değil, Rusya, Hindistan ve Çin’i de dahil ediyoruz- hızla artmakta olan “İslamofobi”nin en yakın kuzenidir.
Öte yandan, “lanetli kabile” diye tanıttıkları İsraillileri daha iyi tanımaları için “çiçeği burnundaki antisemitlerimize” bir örnek vermek istiyoruz. İsrail ’in Gazze operasyonuyla ilgili aşağıdaki sözlere biz de imza atarız:
“Bu savaş İsrail toplumunun derinliklerinde yatan bir damarı ortaya koyuyor. Irkçılık, kin, intikam duygusu ve kana susamışlık yüzlerini gösteriyorlar (...) Şu anda (İsrail’de) sağcılar, milliyetçiler, şovenistler ve militaristler geçer akçedir (...) Ölen her İsrailli için 100 Filistinli öldürülüyor ve kimse bunu sorgulamıyor. Irkçılığımızı kanıtlarcasına, onların kanı bizimkinden 100 kat daha az değersizmiş gibi davranıyoruz.”
Son cümleden de anlaşılacağı gibi, bu sözler bir “Vakit” veya “Bugün” yazarına değil Haaretz gazetesi yazarı Gideon Levy’e ait. İlgilenenlere gazetenin sitesine gidip yazının tümünü okumalarını salık veririz. Gerçek İsrail hakkında bir iki şey öğreneceklerini kesin.
Sonuçta, Irak işgali nedeniyle Amerika’ya nasıl kızıyorsak, İsrail’e de Gazze’de sergilediği ve birçok İsraillinin de vicdanını sızlatan vahşet nedeniyle kızıp bunu yapanları kınayalım.
Ama bunu yaparken, antisemitizme kaçmaya başladığımız anda, İslamofobi gibi gayri insani bir çirkinliğin alanına kendimizi teslim ettiğimizi de bilelim.