Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Lübnan ziyareti sırasında demokrasi adına yaptığı vurgu Türkiye açısından yeni bir açılıma işaret ediyor. Ankara’dan geçmişte bölgeyi ilgilendiren konularda yapılan açıklamalarda demokrasi konusuna pek girilmezdi. Bu açıklamalarda daha çok “barış” ve “istikrar” temaları işlenirdi.
Bu da kuşkusuz bölgeyi antidemokratik bir şekilde yöneten diktatörleri gocundurmama düşüncesinden kaynaklanıyordu. Ancak,  İran’dan Lübnan’a, Filistin’den Mısır’a, hatta Kuzey Irak’a kadar uzanan bir şeritte artık demokratik arayışların arttığını görüyoruz.
Bu nedenle Davutoğlu’nun, Lübnan’ın önemli gazetelerinden “The Daily Star”da, Beyrut’a yaptığı ziyaretle eşzamanlı olarak, dün çıkan yazısının tüm bölge açısından önem taşıdığını düşünüyoruz. Davutoğlu yazısında, Türkiye’nin bölge için öngördüğü kalkınma formülünü şu sözlerle ortaya koyuyor:
“Ortadoğu vizyonumuz, herkes için güvenlik, siyasi diyalog, demokratik sürecin derinleştirilmesi, ekonomik açıdan karşılıklı bağımlılık ve kültürel açıdan birlikte yaşama düşüncesinden hareketle, bölgenin siyasi ve ekonomik gelişmesini engelleyen tüm sorunların üstesinden gelinmesini içermektedir.”
Davutoğlu şöyle devam ediyor:
“Yukarıda belirtilen vizyonun gerçekleşmesi için iyi yönetim, şeffaflık ve hesap verme ilkelerini savunmak suretiyle tüm bölgedeki demokratik süreci desteklememiz gerekiyor.”

Radikallere önemli mesaj
Davutoğlu’nun bu görüşlerini Lübnan’da dile getirmesi ayrı bir önem taşıyor. Zira o ülkede 7 Haziran’da yapılan demokratik seçimleri, aralarında İslamcıların önemli bir yer tuttuğu radikaller değil, Batı yanlısı olan ve demokrasi ile laikliği destekleyen koalisyon kazandı.
Ancak, geçmişte kanlı iç çatışmalara neden olan etnik ve dini bölünmeler yüzünden, seçimlerin üzerinden iki ay geçmiş olmasına rağmen, hâlâ bir hükümet kurulabilmiş değil.
Seçimleri kaybetmenin şokunu yaşayan Hizbullah başkanlığındaki radikal koalisyonun bu durumdan medet umması, ayrıca Lübnan-İsrail sınırında yeni gerginliklere neden olması ise tansiyonu artırıyor.
Davutoğlu’nun sözleri bu nedenle radikallere de önemli bir mesaj gönderiyor. Zira seçim sonuçlarına saygı gösterilmesi, demokratik sürecin olmazsa olmaz koşullarının başını çekiyor. Tabii burada konuya tersten bakıp, “O zaman İran’daki muhalefet de yapılan son seçimlerin sonuçlarını kabul etsin” denebilir. Ancak, ortada önemli bir ayrıntı var.
Aralarında Türklerin de bulunduğu uluslararası gözlemciler, Lübnan seçimlerinin büyük ölçüde demokratik koşullarda yapıldığını söylüyorlar. İran’da ise Mollaların, son cumhurbaşkanlığı seçimlerinin demokratik bir şekilde yapıldığına dair iddialarını kanıtlayacak delil yok.
Seçimlerde uluslararası gözlemci kabul etmeyen Molla rejiminin, muhalefete ve basına karşı uyguladığı baskıları seçim sonrasında alabildiğince artırması ise bu iddianın doğruluğunu ciddi şekilde gölgelemiş bulunuyor.

Daha fazla itibar getirecek
Burada Hamas meselesi de var tabii. Hamas’ın 2006’da yapılan bölgenin bugüne kadar gördüğü en demokratik seçimleri kazandığı inkâr edilemez. Ancak, ne yazık ki, bu başarısını barış ve istikrar yolunda kullanmadı.
Aksine, “Kazandım, istediğimi yaparım” düşüncesiyle hareket etti. Bunun sonucu ise, seçimlerin ardından yaşanan ve Gazze halkına felaket getiren, ayrıca Filistinlileri bir iç savaşa sürükleyen acı olaylar oldu.
Oysa demokrasi, Davutoğlu’nun da işaret ettiği gibi, “siyasi diyalog”, “herkese güvenlik” ve “yan yana yaşama” gibi önemli ilkelere saygı gösterilmesini de içeriyor. Özetle, Davutoğlu’nun sözlerinde Hamas’a da önemli bir mesaj var.
Ankara’dan yansıyan bu yeni yaklaşımın Türkiye’ye, “mücahit dayanışması” anlayışına oranla çok daha fazla itibar getireceği aşikâr. Bu nedenle Davutoğlu’nun Daily Star gazetesinde ortaya koyduğu vizyonun desteklenmesi gerekiyor.