Yerel seçimler Ankara’daki yabancı misyonlar tarafından da yakından izlendi. Sonuçları ise genelde “şaşırtıcı” bulundu, zira -“alternatifsizlik” varsayımı nedeniyle- genel beklenti AKP’nin yine kazanacağı ve güçlü çıkacağı şeklindeydi.
Bu tahminin ilk bölümü tuttu tabii. Yani AKP kazandı. Ancak ikinci bölümü tutmadı. AKP bu seçimlerden ciddi zemin kaybıyla çıktı. Diplomatlar şimdi herkes gibi bunun nedenlerini araştırıyorlar. “Neleri göremedik?” sorusunu soruyorlar.
Kendilerinden edindiğimiz görüşlerin aslında son günlerde basınımızda yer alan görüşlerden çok farklı olduğu söylenemez. Her şeyden önce ekonomik kriz üzerinde durduklarını gördük.
AKP iktidarının, işsizliğin arttığı ve üretimin düştüğü bir sırada küresel krizi azımsamaya kalkmasının, bu çerçevede kredi kartı kullanıcılarından patronlara kadar herkesi suçlamasının, ayrıca IMF ile müzakereleri sürüncemede bırakmasının kendisine duyulan güveni azalttığına inanılıyor.
Davos çıkışının etkisi
İkinci sıradaysa, AKP iktidarının “sistemik” konularda verdiği olumsuz sinyallerin etkisi olduğuna inanılıyor. Bu çerçevede Davos çıkışının, “getirdiği kadar götürmüş olabileceğine” dair görüşler özellikle dikkat çekiyor.
Bir diplomatın, turizme bağımlı olan Akdeniz bölgesinin İsrail’den gelen turizmi canlandırmak için Davos’tan bu yana sergilediği çabalara işaret ederek, “AKP’nin hiç beklemediği şekilde Antalya’yı kaybetmesinde acaba bunun da bir etkisi oldu mu?” diye sorması ilginçti.
Başka diplomat ise Davos çıkışı konusunda şunları söyledi:
“Davos’taki olay ve hükümetin Hamas’a gösterdiği destek, laik kesimde Türkiye’nin uluslararası düzeyde radikal İslam ülkelere ve gruplara doğru kaydığına dair bir endişe yaratmış olabilir. Bu endişe laiklik konusunda Türkiye içinde var olan kaygılarla birleşince, AKP ile ilgili soru işaretleri galiba arttı.”
Diplomatların hemfikir oldukları bir konu ise “ordu müdahalesi” meselesiyle ilgiliydi. Genel görüşe göre, bu seçimlerden bu konuda şu mesaj çıktı: Asker demokratik sürece müdahale etmezse, seçmenin gerçek durumu çok daha iyi yansıtan bir şekilde oy kullanması olasılığı artıyor.
CHP’nin yapacakları merak konusu
Bu nedenle şimdi, AKP’nin son genel seçimlerden yüzde 47 oyla çıkmasında, askerin sürece müdahale etme çabalarının yarattığı kızgınlığın payının da olabileceğine inanılıyor. Bu arada Ergenekon davasının da AKP iktidarı açısından bir ölçüde ters tepmiş olabileceğine inananlar var.
Genel görüş bu davanın önemli olduğu ve sonuna kadar gidilmesi gerektiği şeklinde. Ancak, AKP’ye sempatiyle bakmayan birçok kişinin bu dava çerçevesinde yasal açıdan kuşkulu şekillerde gözaltına alınmasının iktidarın iyi niyeti konusunda kuşkulara yol açtığı düşünülüyor.
Keza, Başbakan Erdoğan’ın medyaya karşı sergilediği hırçın tutum ile maliyenin, iktidarın gözetiminde, Doğan Grubu’na karşı seçici olarak vergi silahını kullanmasının da duyulan bu kuşkuları körüklediğine inanılıyor.
Kürt meselesine gelince, Başbakan Erdoğan’ın, bir yandan milliyetçi kanada oynarken, diğer yandan gecikmeli olarak Kürtlere dönük bazı açılımlara meyletmesindeki çelişkilerin sonunda hem milliyetçi, hem de Kürt oylarını kaybetmesine neden olduğu düşünülüyor.
Bütün bu söylenenlere rağmen, AKP’nin bu seçimleri kazandığı gerçeği de göz ardı edilmiyor elbette ki. Başbakan Erdoğan’ın bu sonuçtan hangi dersleri çıkaracağı bu yüzden merak ediliyor.
Fakat asıl yükün şu anda CHP’nin ve Deniz Baykal’ın üzerinde olacağı belirtiliyor. Başka bir ifadeyle, CHP’nin bu seçimlerde sağladığı göreli kazanımları genel seçimlere dönük bir avantaja çevirip çeviremeyeceği en büyük merak konusu.