Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan, dün Ortadoğu ziyaretine çıkmadan önce, bu turu “insani trajediyi sona erdirmek amacıyla gerçekleştireceğini” söyledi. Burada tabii ki Gazze’den söz ediyordu.
Türkiye’nin bu girişimleri tabii ki desteklenmeli. Fakat insan biraz “tutarlılık” da arıyor. Örneğin, Erdoğan’dan Darfur’daki “insani trajedi” konusunda aynı duyarlılığı göremedik.
Erdoğan’ın Gazze’deki trajediyi durdurabileceğine de inanmıyoruz. Fakat bu turunun bölge gerçeklerini daha iyi anlamasına yarayacağı kesin. Her şeyden önce, İsrail’i topluca telin etseler de, Arap yönetimlerinin kendi içinde zaten bölünmüş olan Filistinliler konusunda ne denli darmadağın olduklarını görecektir.
Kıdemli Arap diplomatlarla son günlerde yaptığımız görüşmelere dayanarak, burada küçük bir “ufuk turu"na çıkalım. Ama önce Erdoğan’ın rotasına bakalım.
Katar Şeyhi Bin Cabir el Tani ile salı günü Ankara’da görüşen Erdoğan, dün Suriye ve Ürdün’de temaslarda bulundu. Ürdün’deyken Filistin lideri Mahmud Abbas’la da görüşen Erdoğan, bugün de Mısır’a gidecek. Yarın ise Suudi Arabistan’da olacak.

Hangi ülke, kimi destekliyor?
Bu ülkelerden Suriye ve Katar, Hamas’ı destekliyor. Diğerleri bu örgütü “tehdit” olarak algılıyor ve Batı’nın da desteklediği Mahmud Abbas’ın arkasında duruyorlar. Mısır ve Ürdün kuşkusuz işin “köktendincilik” boyutundan kaygılılar. “Vahhabi” Suudi Arabistan ise, ”stratejik tehdit” olarak algıladığı Şii İran’ın, Lübnan’daki Hizbullah gibi, Hamas’ı da desteklemesinden rahatsız. Bu ikinci ülkeler grubu, Hamas’ın elindeki Gazze’yi bağımsız bir uluslararası olgu olarak kabul ettirme çabalarını da reddediyor.
Mısır’ın Gazze ile olan Rafah sınır kapısını kapalı tutmasının bir nedeni de bu. Buradaki geçişler eskiden Filistin Yönetimi, AB ve İsrail’in işbirliğiyle gerçekleşirken bugün denetim tümüyle Hamas’ın elinde.
Mısır, Hamas’ın istediği “tanınma"ya yol açacağını düşünerek bu örgütü resmi muhatap olarak kabul etmiyor. Eski düzene dönülmesi halinde sorun kalmayacağını belirtiyor. Buna da Hamas yanaşmıyor.
Öte yandan, Suriye ve Katar’ın Hamas’a desteği birçok Arap ülkesinde samimi bulunmuyor. Bu çerçevede Suriye’nin 1982’de Hama’da binlerce köktendinciyi acımasızca katletmesine işaret ediliyor.
Katar’a gelince, bu ülkenin de o bölgedeki en büyük Amerikan üssüne ev sahipliği yaptığı anımsatılıyor. Bir diplomat, “köktendincilerin sevgilisi haline gelen” Saddam Hüseyin’in de bu üste hapis edildiğini hatırlattı.

Herkes gözyaşı dökmeyecek
Özetle, İsrail, Filistinli sivillere dönük vahşetle de olsa, Hamas’ı yok edecek olursa, Türkiye’de üzülenler çıkabilir ama Ortadoğu’da herkes gözyaşı dökmeyecek.
Bu arada, bir Arap diplomatın Erdoğan’ın son İsrail çıkışını samimi bulmamasına da tanık olduk. “Bunu kendi tabanı için yapıyor” diyen bu diplomat, ziyaretine gelen bazı AKP’lilerden de şikâyet ederek şunları söyledi:
“‘Filistin için İslami dayanışma’ adına büyük fikirlerle geliyorlar bize. Fakat bırakın bölgenin karmaşık gerçeklerini, Mısır ile İsrail’in uzun bir sınır paylaştıklarını dahi bilmeyenler var aralarında.”
Erdoğan’ın İsrail çıkışları Ortadoğu’da sokak düzeyinde elbette ki çok büyük prim yapıyor. Bölge insanı Erdoğan’a bakarak kendi liderlerini lanetliyor. Fakat Erdoğan’ın bölgedeki muhatapları sokak değil.
Her biri bir despot olsa bile, Erdoğan’ın bölgedeki muhatapları sonuçta bu liderlerdir. Bu temel gerçeğin hiç unutulmaması gerekiyor. Fakat Erdoğan’ın misyonu mazlum halk uğruna despotları devirip bölgeye demokrasi getirmek ise, o tümüyle başka bir mesele. O zaman biz bile kendisini ve AKP’yi destekleriz.
* * *
2009’un sıkıntılı geçeceği şimdiden anlaşıldı. Buna rağmen yeni yılın istinasız tüm okurlarıma mutluluklar getirmesini dilerim.